"Yeni yoğun bakım üniteleri açmak çözüm değil"
Türkiye’de, Corona virüsü salgını kış aylarının gelmesiyle birlikte beklendiği üzere hız kazandı. Bu durum hastanelerdeki, hasta yükünü arttırdı. Özellikle yoğun bakıma ihtiyaç duyan hasta sayısının artması, bu konudaki sıkıntıları da daha da ön plana çıkardı.
15 Aralık 2020 - 12:45
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, geçen haftaki basın toplantısında illerdeki yoğun bakım ünitelerinin doluluk oranlarına dikkat çekti. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerde hastanelerin yoğun bakım doluluk oranları yüzde 70’lerin üzerinde. Samsun ve Hatay’da bu oran yüzde 80’leri de aşmış durumda.
Türkiye Yoğun Bakım Derneği de geçen hafta içerisinde bir basın açıklamasıyla yoğun bakımlardaki duruma dikkat çekti. Dernek, altı maddeyle sıraladığı sorunlarını dile getirirken “Yoğun bakımlarda uçurumun kenarındayız” ifadesini kullandı.
Sağlık Bakanlığı Kocaeli Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı Dr. Deniz Heppekcan, VOA Türkçe’nin konuyla ilgili sorularını yanıtladı. Ağır bir iş yükü altında olduklarını söyleyen Dr. Heppekcan, yeni yoğun bakım üniteleri açmanın çözüm olmadığını, yoğun bakımda çalışacak kalifiye personel sıkıntısı bulunduğuna dikkat çekti. Heppekcan, Corona virüsü enfeksiyonu nedeniyle yoğun bakıma yatan hastaların ölüm riskinin yüzde 70-80’lerde hesaplandığını da belirtti.
VOA Türkçe – “Yoğun bakım doluluk oranları nasıl?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Sağlık Bakanımızın söyledikleri gerçekleri yansıtıyor. Kötü durumda yoğun bakımlar, doluluk oranları gittikçe artıyor. Yüzde 70-75'lere varan bir doluluk oranı açıklanıyor zaten hergün. Türk Yoğun Bakım Derneği'nin yaptığı açıklamada da Sayın İsmail Ciner Hocamız’ın söylediği gibi 70-75 doluluk zaten hemen hemen hepsinin dolu olduğu anlamına geliyor. Solunum cihazında takip ettiğimiz hastaların sayısı çok artmış durumda. Gidişat pek iyi değil.”
“Yeni yoğun bakımlar açılsa da çalışacak yeterli kalifiye sağlık çalışanı yok”
VOA Türkçe – “Yoğun Bakım Derneği, iş yükü açısından ‘Yeni yoğun bakımlar açmak çözüm olmayacaktır’ açıklamasını yaptı, siz neler söylersiniz?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Salgından önce yoğun bakım yatak sayımız Türkiye için yeterli düzeydeydi. Hiçbir zaman yoğun bakım yatağı ihtiyacı olup da çok uzun süreler, acil servis ya da serviste bekleyen hastalar olmuyordu. Şu anda yoğun bakım yatakları doldu ve her hastanede ek yoğun bakım üniteleri ve yatakları açılıyor. Solunum cihazı ihtiyacımız yok. Türk yapımı solunum cihazlarıyla o sorun çözüldü fakat kalifiye yetişmiş eleman çok önemli. Yoğun bakım uzmanı, anestezi uzmanı, mekanik ventilasyon, yapay solunum cihazı tedavisini bilen, yoğun bakım multidisipliner yaklaşımına sahip olan hekim; kalifiyeden kastım o ve yoğun bakım hemşiresi. Yoğun bakım temizlik personeli, bakım personeli, bütün malzemeleri herşeyi açabiliyoruz, yapabiliyoruz ama insanların eğitilmesi, bu kadar kısa bir sürede imkansız.O yüzden ciddi sıkıntı yaşıyoruz. Yoğun bakım yatakları açmaya devam ettikçe ister istemez sağlık bakım kalitesi de düşüyor. Çünkü bir hekim normalde, yaklaşık efektif, kaliteli bir şekilde, 10-12 hastaya bakabilecekken bir anda 20-25-30 yoğun bakım hastasına bakmak zorunda kalıyor. Türkiye'de yaklaşık -- Yoğun Bakım Derneği'nin de yaptığı açıklamada --500-600 kadar yoğun bakım uzmanı var. Yoğun bakım uzmanlığı da yaklaşık 8 sene süren bir ana dal artı yan dal eğitimiyle oluyor. Tıp fakültesinden sonra üzerine 8 yıl kadar bir eğitim alınıyor. Sonra da yoğun bakımda multidisipliner bir yaklaşımla hastabakmak için kalifiye bir hekim haline geliyorsunuz.”
VOA Türkçe – “Çalışma koşullarınız ne durumda?”
Dr. Deniz Heppekcan – “İzin yapamıyoruz. Sağlık Bakanlığı'nın genelgesiyle yasaklandı. Zaten öyle bir durum ki; kimse izin düşünebilecek durumda değil. Evet izine çok ihtiyacımız var ama biz izine çıkarsak beraber çalıştığımız arkadaşlarımız mağdur durumda. Ya da biz enfekte olursak beraber çalıştığımız arkadaşlarımızın iş yükü artıyor. O yüzden özellikle hem sağlığımız hem de geride kalan arkadaşlarımızın iş yükünün artmaması için izinli ve enfekte olmamaya çalışıyoruz. Zaten izin kullanabilmemize imkan yok. İş yükümüz çok artmış durumda. Herkes mental açıdan çok yorgun, psikolojimiz bozuk, dayanmaya çalışıyoruz.”
VOA Türkçe – “ Salgın harici hastalar açısında bir yoğun bakım sıkıntısı söz konusu mu şu anda?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Tabii. Özellikle Yoğun Bakım Derneği Başkanımız da yaptığı açıklamada, ‘Kesinlikle hız yapmayın’ diyor bunu demesinin nedeni, trafik kazasına karışılmaması. Kamu hastanelerinde çok az bir yoğun bakım yatak sayımızı normal hastalara yani COVID dışı nedenlerle yoğun bakım ihtiyacı olan hastalara ayırabiliyoruz. Bütün hastaneler hemen hemen böyle. Daha çok bu tarz hastalar özel hastanelere yönlendiriliyor, 112 tarafından.”
“Akciğerlerde iyileşme ancak yoğun bakımda geçen 2-3 haftadan sonra başlıyor”
VOA Türkçe – “Hasta, hangi aşamaya geldiğinde yoğun bakıma alınması gerekiyor?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Servislerde takip ettiğimiz hastaların kandaki oksijen düzeyleri düşmeye başladığı zaman tedaviye rağmen, hastalarda sık nefes alma ve solunum güçlüğü gibi semptomlar artmaya başladığı zaman ve kandaki değerlerinde bazı takip ettiğimiz bozukluklarla, hastaları yoğun bakıma yatırıyoruz.”
VOA Türkçe – “Hastalar ortalama ne kadar süre yoğun bakımda kalıyorlar?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Çok ağır durumdaki hastaların kalışı maalesef çok kısa sürebiliyor. Birkaç saat içerisinde kaybettiğimiz hastalar oluyor.Ya da çok uzun sürebiliyor. Corona virüse bağlı COVID-19 hastalığına bağlı zatürre dediğimiz tablonun, yoğun bakıma gelecek kadar kötüleşmesi, hastalarda akciğerlerin iyileşme periyoduna girmesi, en iyi ihtimalle 2-3 hafta. Eğer bu 2-3 hafta kadar solunum cihazında hastaları stabil bir biçimde yaşatabilirsek iyileşme, akciğerlerde ancak o zamandan sonra başlıyor.”
VOA Türkçe – “Hastalar neye göre sırtüstü ya da yüzüstü yatırılarak solunum cihazına bağlanıyor?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Bütün hastaları normal sırtüstü yatar şekilde entübe ediyoruz. Entübe etmek de hastayı yapay solunum cihazına bağlamak için soluk borusuna bir tüp yerleştirmek. O tüpü de solunum devresi dediğimiz hortumla, yapay solunum cihazına bağlıyoruz. Entübasyon işlemi sırtüstü yapılıyor. Çok ağır solunum yetmezliği olan her vakada uyguladığımız birşey değil ama bu COVID'e bağlı zatürredeki solunum yetmezliğinde, çoğu hastada uygulamamız gerekiyor. Hastayı 12'şer saatlik periyotlar halinde yüzüstü, sırtüstü yatırarak akciğerlerin, her alanını havalandırmaya çalışıyoruz. Çünkü havalanan kısım çok az. Akciğerlerin algor dediğimiz en küçük üniteleri iltihapla dolu o yüzden sırtta kalan akciğer bölgelerini de havalandırmak açısından bu şekilde bir pozisyon protokolü uyguladığımız hastalar oluyor. Bir hastanın entübe olması, kritik durumunun daha da ağır bir hale geldiğini gösteriyor. Halkımız bunu anlamalı öncelikle. Fakat bu geri dönülmeyecek bir nokta değil tabii ki.”
“Yoğun bakımda olan ve kaybedilen genç hasta sayısı artmaya başladı”
VOA Türkçe – “Yoğun bakımlardaki hasta profili nasıl? Çoğunluk yaşlılardan mı oluşuyor?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Pandeminin ilk günlerinde Mart-Nisan aylarında yaşlı hastalarımız, 65 yaş üstü hastalarımız daha fazlaydı arada genç hastalarımız da oluyordu, özellikle ek hastalığı olan hastalar. Fakat bu kadar yayıldıktan sonra pandemi, artık görüldüğü kitle de çok fazla arttığı için genç hastaların sayısı da yoğun bakımda ve servislerde artmaya başladı. Kaybettiğimiz genç hastalar da maalesef artmaya başladı. 30'lu, 40'lı yaşlarda daha 20'li yaşlarda hastalarımız oluyor, hem servislerde hem de yoğun bakım yataklarında.”
“COVID nedeniyle yoğun bakıma alınan hastaların ölüm riski yüzde 70-80 olarak hesaplanıyor”
VOA Türkçe – “COVID-19 nedeniyle yoğun bakıma alınan hastaların ölüm oranları nedir?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Yoğun bakıma gelen hastalar, en ağır düzeydeki hastalar. İlk etapta hep solunum yetmezliği ya da kalp nedenli, kardiyak nedenlerle hastaları yatırıyoruz. Yoğun bakıma girdikten sonra zaten hesapladığımız bir ölüm riski skalamız var. Mortalite riski hesaplıyoruz. Bu mortalite sonuçlarımız çok yüksek çıkıyor, yüzde 70, yüzde 80 en az hastaların, beklenen tahmini ölüm hesaplamaları (riski). İlk 24 saatte -- bütün yoğun bakım hastaları yani bu COVID'le alakalı birşey değil -- ilk 24 saatinde, yatan hastaların, tahmini ölüm riski hesaplanıyor. Apache II skoru bu. Yani hastanın yaşı, o anki kan değerleri, tansiyonu, hastalığı, önceki hastalıkları hepsi hesaplanıyor. Sistemsel birşey bu. Otomatik olarak bir puan veriyor ve Mortalite riski, tahmini ölüm riskini size söylüyor. COVID nedeniyle yatan hastalarımızda, yüzde 70'in üzerinde bir tahmini ölüm riski veriyor bize sistem. Hastanın bütün mevcut hastalıklarını parametrelerini girdiğimizde. Apache II skoru çok yüksek çıkıyor. Beklenen mortalite çok yüksek.”
"Bu pandeminin bitmesinin tek yolu ve bilimsel, gerçek tek çözümü aşı"
VOA Türkçe – “Aşı olacak mısınız?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Aşı olacağım, evet. Bu pandeminin bitmesinin tek yolu ve bilimsel, gerçek tek çözümü aşı. Aşıyla ilgili bir endişe, korkum yok. çoğu arkadaşımız da böyle düşünüyoruz, aşı olup artık bu pandeminin sona ermesini istiyoruz. Dayanacak gücümüz kalmadı hiç kimsenin. Umarım herkes aşı konusunda duyarlı olur.”
Türkiye Yoğun Bakım Derneği de geçen hafta içerisinde bir basın açıklamasıyla yoğun bakımlardaki duruma dikkat çekti. Dernek, altı maddeyle sıraladığı sorunlarını dile getirirken “Yoğun bakımlarda uçurumun kenarındayız” ifadesini kullandı.
Sağlık Bakanlığı Kocaeli Darıca Farabi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Yoğun Bakım Uzmanı Dr. Deniz Heppekcan, VOA Türkçe’nin konuyla ilgili sorularını yanıtladı. Ağır bir iş yükü altında olduklarını söyleyen Dr. Heppekcan, yeni yoğun bakım üniteleri açmanın çözüm olmadığını, yoğun bakımda çalışacak kalifiye personel sıkıntısı bulunduğuna dikkat çekti. Heppekcan, Corona virüsü enfeksiyonu nedeniyle yoğun bakıma yatan hastaların ölüm riskinin yüzde 70-80’lerde hesaplandığını da belirtti.
VOA Türkçe – “Yoğun bakım doluluk oranları nasıl?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Sağlık Bakanımızın söyledikleri gerçekleri yansıtıyor. Kötü durumda yoğun bakımlar, doluluk oranları gittikçe artıyor. Yüzde 70-75'lere varan bir doluluk oranı açıklanıyor zaten hergün. Türk Yoğun Bakım Derneği'nin yaptığı açıklamada da Sayın İsmail Ciner Hocamız’ın söylediği gibi 70-75 doluluk zaten hemen hemen hepsinin dolu olduğu anlamına geliyor. Solunum cihazında takip ettiğimiz hastaların sayısı çok artmış durumda. Gidişat pek iyi değil.”
“Yeni yoğun bakımlar açılsa da çalışacak yeterli kalifiye sağlık çalışanı yok”
VOA Türkçe – “Yoğun Bakım Derneği, iş yükü açısından ‘Yeni yoğun bakımlar açmak çözüm olmayacaktır’ açıklamasını yaptı, siz neler söylersiniz?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Salgından önce yoğun bakım yatak sayımız Türkiye için yeterli düzeydeydi. Hiçbir zaman yoğun bakım yatağı ihtiyacı olup da çok uzun süreler, acil servis ya da serviste bekleyen hastalar olmuyordu. Şu anda yoğun bakım yatakları doldu ve her hastanede ek yoğun bakım üniteleri ve yatakları açılıyor. Solunum cihazı ihtiyacımız yok. Türk yapımı solunum cihazlarıyla o sorun çözüldü fakat kalifiye yetişmiş eleman çok önemli. Yoğun bakım uzmanı, anestezi uzmanı, mekanik ventilasyon, yapay solunum cihazı tedavisini bilen, yoğun bakım multidisipliner yaklaşımına sahip olan hekim; kalifiyeden kastım o ve yoğun bakım hemşiresi. Yoğun bakım temizlik personeli, bakım personeli, bütün malzemeleri herşeyi açabiliyoruz, yapabiliyoruz ama insanların eğitilmesi, bu kadar kısa bir sürede imkansız.O yüzden ciddi sıkıntı yaşıyoruz. Yoğun bakım yatakları açmaya devam ettikçe ister istemez sağlık bakım kalitesi de düşüyor. Çünkü bir hekim normalde, yaklaşık efektif, kaliteli bir şekilde, 10-12 hastaya bakabilecekken bir anda 20-25-30 yoğun bakım hastasına bakmak zorunda kalıyor. Türkiye'de yaklaşık -- Yoğun Bakım Derneği'nin de yaptığı açıklamada --500-600 kadar yoğun bakım uzmanı var. Yoğun bakım uzmanlığı da yaklaşık 8 sene süren bir ana dal artı yan dal eğitimiyle oluyor. Tıp fakültesinden sonra üzerine 8 yıl kadar bir eğitim alınıyor. Sonra da yoğun bakımda multidisipliner bir yaklaşımla hastabakmak için kalifiye bir hekim haline geliyorsunuz.”
VOA Türkçe – “Çalışma koşullarınız ne durumda?”
Dr. Deniz Heppekcan – “İzin yapamıyoruz. Sağlık Bakanlığı'nın genelgesiyle yasaklandı. Zaten öyle bir durum ki; kimse izin düşünebilecek durumda değil. Evet izine çok ihtiyacımız var ama biz izine çıkarsak beraber çalıştığımız arkadaşlarımız mağdur durumda. Ya da biz enfekte olursak beraber çalıştığımız arkadaşlarımızın iş yükü artıyor. O yüzden özellikle hem sağlığımız hem de geride kalan arkadaşlarımızın iş yükünün artmaması için izinli ve enfekte olmamaya çalışıyoruz. Zaten izin kullanabilmemize imkan yok. İş yükümüz çok artmış durumda. Herkes mental açıdan çok yorgun, psikolojimiz bozuk, dayanmaya çalışıyoruz.”
VOA Türkçe – “ Salgın harici hastalar açısında bir yoğun bakım sıkıntısı söz konusu mu şu anda?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Tabii. Özellikle Yoğun Bakım Derneği Başkanımız da yaptığı açıklamada, ‘Kesinlikle hız yapmayın’ diyor bunu demesinin nedeni, trafik kazasına karışılmaması. Kamu hastanelerinde çok az bir yoğun bakım yatak sayımızı normal hastalara yani COVID dışı nedenlerle yoğun bakım ihtiyacı olan hastalara ayırabiliyoruz. Bütün hastaneler hemen hemen böyle. Daha çok bu tarz hastalar özel hastanelere yönlendiriliyor, 112 tarafından.”
“Akciğerlerde iyileşme ancak yoğun bakımda geçen 2-3 haftadan sonra başlıyor”
VOA Türkçe – “Hasta, hangi aşamaya geldiğinde yoğun bakıma alınması gerekiyor?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Servislerde takip ettiğimiz hastaların kandaki oksijen düzeyleri düşmeye başladığı zaman tedaviye rağmen, hastalarda sık nefes alma ve solunum güçlüğü gibi semptomlar artmaya başladığı zaman ve kandaki değerlerinde bazı takip ettiğimiz bozukluklarla, hastaları yoğun bakıma yatırıyoruz.”
VOA Türkçe – “Hastalar ortalama ne kadar süre yoğun bakımda kalıyorlar?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Çok ağır durumdaki hastaların kalışı maalesef çok kısa sürebiliyor. Birkaç saat içerisinde kaybettiğimiz hastalar oluyor.Ya da çok uzun sürebiliyor. Corona virüse bağlı COVID-19 hastalığına bağlı zatürre dediğimiz tablonun, yoğun bakıma gelecek kadar kötüleşmesi, hastalarda akciğerlerin iyileşme periyoduna girmesi, en iyi ihtimalle 2-3 hafta. Eğer bu 2-3 hafta kadar solunum cihazında hastaları stabil bir biçimde yaşatabilirsek iyileşme, akciğerlerde ancak o zamandan sonra başlıyor.”
VOA Türkçe – “Hastalar neye göre sırtüstü ya da yüzüstü yatırılarak solunum cihazına bağlanıyor?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Bütün hastaları normal sırtüstü yatar şekilde entübe ediyoruz. Entübe etmek de hastayı yapay solunum cihazına bağlamak için soluk borusuna bir tüp yerleştirmek. O tüpü de solunum devresi dediğimiz hortumla, yapay solunum cihazına bağlıyoruz. Entübasyon işlemi sırtüstü yapılıyor. Çok ağır solunum yetmezliği olan her vakada uyguladığımız birşey değil ama bu COVID'e bağlı zatürredeki solunum yetmezliğinde, çoğu hastada uygulamamız gerekiyor. Hastayı 12'şer saatlik periyotlar halinde yüzüstü, sırtüstü yatırarak akciğerlerin, her alanını havalandırmaya çalışıyoruz. Çünkü havalanan kısım çok az. Akciğerlerin algor dediğimiz en küçük üniteleri iltihapla dolu o yüzden sırtta kalan akciğer bölgelerini de havalandırmak açısından bu şekilde bir pozisyon protokolü uyguladığımız hastalar oluyor. Bir hastanın entübe olması, kritik durumunun daha da ağır bir hale geldiğini gösteriyor. Halkımız bunu anlamalı öncelikle. Fakat bu geri dönülmeyecek bir nokta değil tabii ki.”
“Yoğun bakımda olan ve kaybedilen genç hasta sayısı artmaya başladı”
VOA Türkçe – “Yoğun bakımlardaki hasta profili nasıl? Çoğunluk yaşlılardan mı oluşuyor?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Pandeminin ilk günlerinde Mart-Nisan aylarında yaşlı hastalarımız, 65 yaş üstü hastalarımız daha fazlaydı arada genç hastalarımız da oluyordu, özellikle ek hastalığı olan hastalar. Fakat bu kadar yayıldıktan sonra pandemi, artık görüldüğü kitle de çok fazla arttığı için genç hastaların sayısı da yoğun bakımda ve servislerde artmaya başladı. Kaybettiğimiz genç hastalar da maalesef artmaya başladı. 30'lu, 40'lı yaşlarda daha 20'li yaşlarda hastalarımız oluyor, hem servislerde hem de yoğun bakım yataklarında.”
“COVID nedeniyle yoğun bakıma alınan hastaların ölüm riski yüzde 70-80 olarak hesaplanıyor”
VOA Türkçe – “COVID-19 nedeniyle yoğun bakıma alınan hastaların ölüm oranları nedir?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Yoğun bakıma gelen hastalar, en ağır düzeydeki hastalar. İlk etapta hep solunum yetmezliği ya da kalp nedenli, kardiyak nedenlerle hastaları yatırıyoruz. Yoğun bakıma girdikten sonra zaten hesapladığımız bir ölüm riski skalamız var. Mortalite riski hesaplıyoruz. Bu mortalite sonuçlarımız çok yüksek çıkıyor, yüzde 70, yüzde 80 en az hastaların, beklenen tahmini ölüm hesaplamaları (riski). İlk 24 saatte -- bütün yoğun bakım hastaları yani bu COVID'le alakalı birşey değil -- ilk 24 saatinde, yatan hastaların, tahmini ölüm riski hesaplanıyor. Apache II skoru bu. Yani hastanın yaşı, o anki kan değerleri, tansiyonu, hastalığı, önceki hastalıkları hepsi hesaplanıyor. Sistemsel birşey bu. Otomatik olarak bir puan veriyor ve Mortalite riski, tahmini ölüm riskini size söylüyor. COVID nedeniyle yatan hastalarımızda, yüzde 70'in üzerinde bir tahmini ölüm riski veriyor bize sistem. Hastanın bütün mevcut hastalıklarını parametrelerini girdiğimizde. Apache II skoru çok yüksek çıkıyor. Beklenen mortalite çok yüksek.”
"Bu pandeminin bitmesinin tek yolu ve bilimsel, gerçek tek çözümü aşı"
VOA Türkçe – “Aşı olacak mısınız?”
Dr. Deniz Heppekcan – “Aşı olacağım, evet. Bu pandeminin bitmesinin tek yolu ve bilimsel, gerçek tek çözümü aşı. Aşıyla ilgili bir endişe, korkum yok. çoğu arkadaşımız da böyle düşünüyoruz, aşı olup artık bu pandeminin sona ermesini istiyoruz. Dayanacak gücümüz kalmadı hiç kimsenin. Umarım herkes aşı konusunda duyarlı olur.”
FACEBOOK YORUMLAR