İnsan; insan olabilme yolculuğundaki süreçte, milyonlarca yıldır; kendisiyle, doğasıyla, değerleriyle haşır neşir olup ve mücadele edip, savaşarak günümüze ulaştı... Her toplumsal yapının kendi sürecindeki insan; "insanlık gelişiyor, değişiyor, “hikâyesine hapsedilip, kendi hikâyesini yazmaktan uzak bırakılmıştır. Yazılan senaryoların, yaratılan ve dayatılan değerlerin birer takipçisi oldu insan... Dününü, niçin hep hasretle anar ve arar insan? Geçip giden yıllarda daha mı insan donanımlı idi insanlık? Tarım toplumundaki insan ile günümüzün dijitali yapay zekâlı modern toplumun insanı aynı türün devamı değil mi? Dünün tarım toplumunda insan; toprağa, havaya, suya, yaşamın paydaşı hayvanlar âleminde kucaklaşıp yoldaşlıkla yol alan insanlık; bugün modern dünyanın "tüket/yok et" değişimiyle, kendi insanlık enflasyonunda yok olmakta… Adını koyduğumuz, günümüzün moda terimleri haline gelen "gelişim, değişim, dönüşüm “içine insanı hapsedenler; kurdukları dünyanın cezaevinde gardiyanlık yaparak, insanlık değerlerini yok etmekteler... Çünkü kurdukları düzenin devamlılığı; yeniden yaratılan değerlerle desteklenir olması gerekirdi. Fakat özünde insanı değerler yok olmakta...
Dünün tarım toplumunda günümüze göre daha çok doğayla barışık olan insanlık; çıkar ve kar hırsı ile erk sahiplerinin yaratıkları düzende doğa talan edilirken; insan, insanlık enflasyonunda yok olmakta... Modern yaşamın emperyalist egemenleri, işbirlikçileri, kardeşliği, barışı sevgiyi, toplumsal imece ahlakını, evrenin zengin tüm kaynaklarının insanlıkla paylaşımını değersizleştirip "yalan ile algı, güç ile talanı" ikame ettiler. Giderek toplumsal güç birliği zayıfladıkça kendimizi; kendimizde, bize değer katan ilişkilerimizde değersizleştirerek, yol alır olduk. Çünkü günümüzde insan ve insanlık hangi değerlere "değer veriyor"? Bilmez olduk... Her gün en çok ekonomik enflasyon, zam, zulüm vb. maddi temelli tartışırken en büyük yokluğun ve enflasyonun İNSANİ DEĞERLERDE olduğunu anlayamadık... Çünkü yoksulluğa, işsizliğe, haksızlık ve hukuksuzluğa, ekonomik çıkmaza, eğitimsizliğe, doğaya,kadına,hayvan haklarına, bil cümle evrende herkes için eşit ve barış içinde sevgi dolu yaşama varmak için insan olarak hangi değerlere sahip olmalıyız?
Meselenin özü bu olsa gerekir... İnsanlığın özünde, varlık nedeninde enflasyon var. İnsan olma onuru, erdemi değersizleştikçe, toplumsal kurtuluş önemsizleşir. “Bana ne", "sana ne", "işine bak", "işini yürüt" çemberine hapsedilmiş oldu insanlık... Bir an kendimizle sohbet edelim. E çok neyi arar olduk, ne istiyoruz...
En çok arzu ettiğimiz; arkadaşlık, komşuluk, akrabalık, siyasal-sosyal-kültürel yoldaşlık içinde muhabbet... Bu değerlerden uzaklaştık. Oysa insan,insanda ve insan ilişkilerinde var olur İnsanlık gerçeğimiz bu... Günümüz, modern yaşam karmaşası içinde dizayn edilen iş ve yaşam hali giderek bireylerin kimlik bütünlüğünü, aile yapısını, toplumsal dayanışmayı farklılaştırarak, değiştirerek, parçalayıp "kendine yeter ol" bakışı içinde insansızlaşma sonucunu getirdi. Aranılan, arzu edilen, istenen, nasıl olması gerektiğine inandığımız insan ilişkilerini sürdüremeyen toplum olduk... Evde, iş yerinde, sokakta, mahallede, yaşamın her alanında "kalabalıklar içinde yalnızlık "haliyle, insan kendinde hapsolup, dışındaki âleme kendini kapatarak "insanlık enflasyonunu “yaşar oldu Buna da elbette değişim, dönüşüm denebilir. Anlaşılması gereken "Dünün insan-insana mayalanan" insanlığı, günümüz dijital çağına neden bu ilişkiyle uyumlanamıyor? Yoksa bu çağ onun için mi kurgulanıyor?Kimlik değişimimiz, kimlik krizi getirmek zorunda mı?
Değişimler uyumlu halde ileri aşamaya taşıyamaz mı? İnsan, insanlık âleminde çözülüyor, değişiyor, kayboluyor, kendini kendinde hapsediyor, farklı boyuta erdiğini varsayıyor. Fakat insani ilgi, ilişkinin hazzını arıyor. Bilmeliyiz ki kendimizi kendimizde ve toplumsal ilişkilerimizde değersiz hal alınca, insanlık değersizleşir... Böylece insanı değerlerin yerini başka değerler alır ki insan ve insanlık yoktur orada... İnsanın, insanlık âleminde adı yok olur halde... Evrende yaşananlara bakalım; Savaş,açlık,göçler,doğa katliamı,işsizlik,kadın cinayetleri, ekonomik kriz, emperyalist işgaller, güçlülerin hukuksuzluğu, adaletsizlik tüm insanlığın temel sorunlarıdır...Oysa bilinir ki evrenin tüm kaynakları ;adaletli, hakça, evrensel hukukla ve insanlık için yönetimlerle tüm insanlığa yeter de artar bile... Ama,insanlığın enflasyonu olmaz ise... En büyük enflasyon insanı değerlerimizin kaybıdır...
FACEBOOK YORUMLAR