Gündelik yaşamda birçoğumuz enerjimizi, ilgimizi kısa süreli politik çalışmalara odaklanırken; yüzeyin altında çok daha önemli çekişmeler /gelişmeler yaşanıyor…Bir tarafta kurulu düzeni, endüstriyel geçmişin savunucuları var.Diğer taraftan dünyanın en büyük sorunlarına "beslenme/enerji/silah kısıtlaması/nüfus/yoksulluk/çevrecilik/yaşlılık bakımı/şehir toplumlarının çöküşü /işsizlik/savaşlar/göçler/vb.sorunlara günümüz endüstri düzeninde çözüm bulunamayacağı İnancı yaygın yer tutuyor. Bu durum,yarınlar için "Mutlak Hakimiyet" savaşıdır.Endüstri dönemine yapılan yatırımlarla ,giderek günümüz uygarlık gelişimlerine bağlanmış umutlar arasında süren çatışma her ülkenin politik yaşamını etkilemektedir. Henüz tarım toplumu sürecinden endüstri toplumu aşamasına varamamış toplumlar/ ülkeler dahi, Günümüz uygarlık gelişimlerinin etkisi altındadır.Eski tarımsal ve genellikle feodal sermaye sahiplerinin endüstri devletine karşı sürdürdüğü savaş ; endüstrinin giderek eskimiş/yetmez hale gelmesiyle yeni boyut kazandı.Yeni uygarlık süreci biçimleniyor. Hızlı endüstrileşme sayesinde sömürgecilik ve yoksulluk kazandığı yeni boyutu ile yok mu olacak yoksa giderek daha kalıcı bir bağımlılık mı getirecek? Yaşamsal değişimleri kontrol edebilmek için akıllıca stratejiler geliştirmeliyiz. 18 yy.sonrasi içinde kendimizi bulduğumuz dünya endüstri sistemini temsil ediyordu.Şimdi içinde yaşamımızı devam ettirdiğimiz ve özellikle 1955 sonrası yeni uygarlık yapısını iyice anlamak gerekiyor. Gelecek,nasıl bir gelecek olacak! İlkel insanlar tanımı,tarımsal devrimin gerisinde ve öncesinde kalmış toplumlar içindi. Toprağı işleyerek uygarlığın temelini atan insanlık,"uygar dünya"yı tarımla özdeş kıldı.Ve tarımın doğduğu yerde uygarlık kök saldı. Uygarlıklar yükseldi, çöktü. Birbirleriyle savaştılar,yeni yaşamlar oluştu.Farklılıklara rağmen yaşam merkezi köylerdi. Ekonomi , kültür, eğitim, aile yapısı toprağa bağlıydı.Tüm toplumsal yapı köye göre düzenlenmişti. Hepsinde bir işbölümü, sınırları net sınıflar vardı. Soylular,savaşçılar,din adamları,köleler ...
Her yerde otoriter rejim, hiyerarşi vardı.Alt sınıfta doğan, üst sınıfa çıkamıyordu.Kişinin toplum içindeki yeri doğumuyla belirleniyor. Antik Yunanistan ve Roma'da, küçük çaplı seri üretimler yapan fabrikalar vardı. M.Ö.400/M.Ö.1000 Yunan Adalarında , Burma'da petrol çıkarılmıştı.Babil ve Mısır'da bürokratik sistemler kurulurken, Asya ve Güney Amerika'da şehir merkezleri kuruluyordu. Takas devam ederken "PARA, HAKİMİYET KAZANIYORDU.." İskenderiye'de buhar makinesinin atası icat ediliyordu.Giderek yaygın yaşam alanına hakim endüstrileşme, fabrikalar,seri üretimden fazlasıydı. İnsan yaşamının her yanını kapsayan çok boyutlu bir toplum düzenidir.Ve endüstri devrimi, tarım toplumu karşıtıdır. Tarlada traktör,büroda daktilo,mutfakta buzdolabı endüstrinin eseriydi.Dağlardan tünel,sinemada film, gazete,kitap,müzik, vitamin hapları,kol saati, oy sandıkları,grev,direniş vb. Dünyanın şimdiye dek gördüğü en güçlü, en yaygın en etkili en verimli uygarlığa yönelim sürecidir...Fakat bu sürece geçişte tarım geçmişini savunanlar ile endüstri geleceğini savunanlar arasında kanlı, uzun süreli savaşlar başladı.İlk insanlar sürecine göre tarım toplumunu savunan FEODAL yapı o dönemin devrimci!rolünde iken ;endüstri toplumu devrimine karşı dirençle bu rolünü KAPİTALİST SINIFA birakarak kendilerini GERİCİ! konuma itmiştir. Endüstri devrimi oke tarım toplumu vd feodalizme karşın KAPİTALİST SINIF DEVRİMCİ ! roldedir. Fakat sanayi ,işçi sınıfı,özgürlük,adalet, insanca yaşam, hak, hukuk, adalet ,özgür vd bağımsızlık mücadelesi, sonucunda kapitalist sınıf emperyalist güç odağında evrilerek ve siyasal arenada FAŞİZM ideolojisiyle kucaklaştı. Her dönemin kendi gerçekliğini kendi tarihsel sürecinde ele almak gerekir. Gelecek,tarıma mı endüstriye mi dayanacaktı?Ekonomide,politikada, sosyal ve kültürel yaşam da tarım gerilemeye, endüstri ilerlemeye başladı. 1876'da,feodalizmi terk 1889'da,batı tarzı anayasa kabulü Japonya'da endüstri yolunu açtı.
FACEBOOK YORUMLAR