Merhum efsane vali Recep Yazıcıoğlu'nun ülkemizdeki hizmetlerini sanırım anlatmama gerek yok...
Ancak küçük bir anekdot ;
İlk kez adını Tokat Valisi olduğunda duymuştum.
1984 yılındaki eğitim-öğretime ara verilmesinin ardından tatil için memleketim Tokat'a gittiğimde kendisi de henüz vali olmuştu, ancak yeni olmasına rağmen tüm Tokat onu konuşuyordu... Anneler, babalar ve eşler, her gün gece yarılarına kadar eve gelmeyen oğullarından ve kocalarının bu durumundan bezmiş ve konuyla ilgili bir yol bulamayınca ''Bir çare olur '' diye günlerce Vali Yazıcıoğlu'nun kapısını aşındırmışlar.
Kahvehane, dernek ve lokal köşelerinden çıkmayan, gece yarılarına kadar buralarda pişpirik veya okey oynayarak vakit geçiren bu nedenle de anasını, babasını, eşini, çoluğunu çocuğunu ihmal eden erkekler, valiye yapılan şikayetlerin ardından şak diye iş çıkışı evine barkına düşer olmuş. Çünkü Vali Yazıcıoğlu, verdiği talimatla tüm kahvehanelerdeki, derneklerdeki ve lokallerdeki iskambil ve okey oyunlarını yasaklamış !..
Merhum Yazıcıoğlu'nun bu memleketin vatandaşı için yaptığı çalışmaları anlatmaya kalksam sayfalar yetmez. Zaten herkes yaptığı hizmetleri biliyor...
Asıl konu, Darıca Kaymakamı Yüksel Kara…
Darıca Kaymakamı Yüksel Kara'nın da bu ilçe ve bu ilçenin vatandaşları için yaptığı bazı gerçekleri bilmesi gerektiğine inanıyorum...
Aylar öncesindeki bir görüşmemde, ricası üzerine kendisine az sonra yazacağım bir konuyla ilgili olarak haber yapmamak için söz vermiştim...
Ancak onun aşırı mütevaziliği, benim de bazı gerçekleri herkesin bilmesinin gerektiğine olan inancım bu yazıyı kaleme almamda etken oldu.
Ve...
Kendi kendime ''Bu kadar mütevaziliği kaldıramam'' bunu herkes bilmeli diye düşünüp yazmaya karar verdim... (Bu arada sözümü tutamadığım için kendisinden özür dilerim !)
Darıca'dan önce görev yeri olan Kütahya'nın Tavşanlı İlçesi'nde pandemi patlayınca salgının önüne geçmek için gece gündüz uğraş veren Kaymakam Yüksel Kara, taviz vermediği tedbirlerin başında maske takma zorunluluğuydu. Onun bu konudaki kesin ve net tavrını bilen Allah'ın bir kulu dahi sokakta maske takmadan gezemezdi. Bunu kanıksayan Tavşanlı halkı da bu tedbire harfiyen uyardı..
Darıca'ya atanmasının ardından kaymakamlık görevlileri tarafından hava alanından alınıp ilçe sınırlarına girmiş ve kendisini getiren aracın camından bir süre şehri seyrettikten sonra alışık olmadığı için yanındakilere, '' Bu nedir yahu ? Kimsenin maske taktığı yok !'' diyerek tepkisini dile getirmişti.
Daha sonrasında hep sahada olan ve pandemi tedbirlerinin harfiyen uygulanıp uygulanmaması noktasında denetimlerini bizzat sıklaştıran, karantinadaki vatandaşların durumlarını takibe alan ve gece gündüz hafta sonları da dahil cadde cadde, sokak sokak incelemelerde bulunan Kaymakam Kara, farkettiği bir durum üzerine makam aracının derhal satılmasını isteyerek o araca bir daha da binmemiş!..
Memleketi Elazığ'ın Baskil İlçesi'ne bağlı Sarıtaş Köyü'nün ilk üniversite mezunu olan ve sonrakilerin de bu konuda önünü açan Darıca Kaymakamı Yüksel Kara'nın neden makam aracının derhal satılmasını istemesinin nedenine gelince;
Çünkü;
Darıca Kaymakamlığına ait,siyah renkli 2015 model Ford Mondeo marka makam otosu ilçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na aitmiş.
Yani, söz konusu araç bu vakfın parasıyla alındığı için Kaymakam Kara, '' Ben, garibin gurabanın boğazından geçecek bir lokmanın hesabını ileride veremem ve hiç bir vakıf malını kullanmam bu da benim kırmızı çizgimdir. Derhal satın'' şeklinde talimat vermiş.
Aralık ayında, Darıca ilçe Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Müdürlüğü'nce 165 Bin 500 TL'ye satışa sunulan bu aracın hemen sonrasında, Kaymakam Kara, o tarihten itibaren Kocaeli Valiliği'nden tahsis edilen ve öncekine göre daha konforsuz ve daha ucuz Renault marka beyaz renkli bir makam otosuna binmeye başladı.
Bitti mi ?
Elbette ki hayır...
Darıca Kaymakamı Yüksel Kara, yine hiç kimsenin, hatta Belediye Başkanı Muzaffer Bıyık'ın dahi daha sonradan tesadüfen öğrendiği vicdani bir konuya parmak basarak bazı mahallelerdeki küçük bakkalların veresiye defterlerinde bulunan ve maddi durumu iyi olmayan vatandaşların borçlarını ödedi.
Nasıl mı?
İşte, o makam aracının satışından elde edilen ve vakıf kasasına giren paralarla...
Devam edelim mi ?
Pandemide dükkanını kapatmak zorunda kalan ve bu nedenle kirasını dahi ödeyemeyen esnafları tespit edip devletin yaptığı ödemelerin haricinde kaymakamlık olarak maddi destek verdi. Yüksel Kara'ya bu konuyu sorduğumda yüzünde beliren hafif bir tebessümle '' Erol bey bunu da mı öğrendiniz ?'' Diyerek yaptığı bu güzel çalışmaların bilinmesini istemiyordu. Nedenini sorduğumda '' Şov yapıyor derler, bunu istemiyorum, ben vatanım ve milletim için asli görevimi yapıyorum'' diyerek mütevaziliğini koruyordu...
Dahası mı?
Adettendir, makam sahibi biri atandığında ‘’ Hayırlı olsun ‘’ ziyaretleri yapılır. Darıca’daki bir derneğin başkanı da, kendi yöresine ait peyniri güzel bir paket yaparak kaymakam beyi ziyaret eder ve hediyesini sunar, kaymakam bey teşekkür eder ve ‘’ Cüzdanını çıkararak bunun fiyatı ne kadar? ’’Der. Dernek başkanı şaşkınlık içinde ve alışık olmadığı bir şeklide ‘’ Efendim ne fiyatı ? Ben bunu size hediye olarak getirdim’’ Demesine rağmen bu fikri kabül görmez. Tüm ısrarlara rağmen hediyeyi ücretsiz olarak kabül etmeyen Kaymakam Kara, son noktayı şu şekilde koyar ‘’ Eğer bu peynirin ücretini almazsan sen buradan çıkınca bunu çöpe atarım !..’’
Devam edeyem mi ?
Ama biraz bekleyin, zaman içerisinde sadece Darıca değil,Kocaeli, hatta tüm Türkiye, kaymakam beyin nasıl bir duruşu olduğunu görecek, anlayacak ve öğrenecektir...
Tabii ki '' Şov yapıyor derler! '' şeklindeki düşüncesinden vazgeçip insanlık adına yaptıklarını saklamayıp anlatırsa...
Bize düşen görev ise, yaşadığımız kentin insanlarına hem insani, hem de vicdani olarak, üstelik yaptığı iyilikleri saklayarak mütevazi bir duruş sergileyen Kaymakam Yüksel Kara’ya sahip çıkmaktır.
FACEBOOK YORUMLAR