Kocaeli'de Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi tamamlandı
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 1.’si düzenlenen Uluslararası Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi kapanış oturumu ile sona erdi.
“Kadim Şifanın İzinde” temasıyla gerçekleştirilen ve toplamda 10 oturumun gerçekleştiği kongreye yurt içinden ve yurt dışından 64 akademisyen katıldı.
KONGREYE REKOR KATILIM
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin koordinasyonunda, Atatürk Üniversitesi Akupuntur ve Tamamlayıcı Tıp Yöntemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi (ATYAM) ile Anadolu Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Derneği’nin (GETAT) işbirliğinde çevrim içi olarak düzenlenen ve üç gün süren kongrenin kapanış konuşmasını yapan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Derneği Başkanı Doç. Dr. Kenan Taştan, “Bizler kadim bir geleneğin mirasyedisi olarak yıllardır ecdadımızın ürettiği bilgiler üzerinde maalesef bilimsel çalışmalar yapmadık, yapamadık. Bundan sonra geleneksel ve tamamlayıcı tıp alanında Türkiye’nin dünya genelinde adını duyuracağını ve bundan sonraki bilimsel çalışmaların makale sayılarının çok daha fazla artacağına inanıyorum.” dedi. 4834 kayıtlı katılımcının Türkiye için rekor olduğunu belirten Taştan, gelecekte çok daha iyilerini yapacaklarını söyledi ve kongrenin gerçekleşmesinde emeği geçen herkese teşekkür etti.
İLK GÜNKÜ KONULAR
Kongrenin ilk gününde; kadın hastalıklarının akupunkturla ve hipnozla tedavisi, kısırlık tedavisinde GETAT uygulamaları, açlığın kronik hastalıklara etkisi, kulak akupunkturunun tarihçesi, kronik kas-iskelet sistemi rahatsızlıklarında kullanılan enjeksiyon bazlı bir tedavi türü olan proloterapi, şizofrenide müzik terapi kullanımı, geleneksel tıpta selam otunun önemi, Sekapark A.Ş.’nin tıbbi ve aromatik bitki yetiştirme faaliyetleri, gıda ve kozmetik sanayide kullanılan biberiyenin faydaları, süper kritik karbondioksit teknoloji tıbbi aromatik bitki uygulaması ve geleneksel terapide mizaçlar başlıklı sunumlar yapıldı. Dr. Öğr. Üyesi Mustafa ÜNAL, Açlığın Kronik Hastalıklara Etkisi ile ilgili yaptığı sunumda; yapılan açlıkların tecrübeli bir hekim tarafından yönetilmesi gerektiğini, eğer ilaç kullanılıyorsa ve hasta olma durumunda açlığın çok tehlikeli olabileceğini, bu yüzden kontrol altında yapılması gerektiğini söyledi. Müzikle terapinin dünyada her geçen gün arttığını belirten Özgür Salur ise, müzikle terapinin kısa ve orta vadede genel durumda iyileşme, kaygıda azalma, sosyal hayatta iyileştirici olduğunu söyledi.
İKİNCİ GÜN KONUŞULANLAR
Kronik hastalıklarda ozon terapisi, frekans tıbbı temelinde apiterapi uygulamaları, kupa tedavisi ve bilimsel temelleri, diyabetik ayaklarda larva debridman tedavisi, kronik hastalıklarda mezoterapi uygulamaları, at destekli terapi, larva debridman tedavisinin yara iyileşmesindeki etki mekanizmaları, kronik hastalıklarda müzik terapi, mikrobiyota, parazit, kronik enflamasyon ilişkisi ve GETAT yaklaşımı, travma sonrası stres bozukluğu müdahalelerinde müzik terapi ve sanatsal yaklaşımlar, kronik hastalıklarda hipnozun kullanımı, hipnotik dil kalıplarının kullanımı, duygudurum bozukluklarında hipnozterapi, hipnozda ağrı kontrolü, diş hekimliğinde hipnozun kullanım alanları, GETAT uygulamalarında etik ve hukuki sorumluluk, tıbbi bitkilerden anti-epileptik doğal ürünlerin tanımlanması, çörek otunun geleneksel ve modern kullanımı, Güney Afrika etnobotaniği, metabolik sendromun önlenmesinde Yacon şurubunun sağlığa faydalarının ele alındığı ikinci günde konuşan Dr. Öğr. Üyesi Erdener Balıkçı, “Atlar günümüzde hobi, sportif eğlence ve kazanç olarak kullanılmasının yanında bazı hastalıkların tedavisinde, problemlerin çözümüne yönelik destek amaçlı kullanılmaktadır. Fizyolojik, duyusal, duygusal, bilişsel, sosyal faydaları olarak hastaların nöromotor işlevlerinin geliştirilmesi için önemli katkı sağlamaktadır” dedi. Dr. Öğr. Üyesi Abdulkadir KAYA ise yaptığı sunumda kupa tedavisinin yaklaşık 5000 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu, Eski Mısır’da başlayan bu tedavinin Peygamberimiz zamanında da uygulandığını anlattı.
ÜÇÜNCÜ GÜNKÜ OTURUMLAR
Son gün gerçekleştirilen oturumlardaki konuşmacılardan Prof. Dr. Ahmet Gödekmerdan, kronik hastalıklarda hirudoterapinin (sülük tedavisi) kullanımından bahsetti. Son yıllarda modern tıp alanında hirudoterapinin öneminin daha iyi anlaşıldığını, Avrupa ve Amerika’da hekimlerin kurduğu yüzlerce hirudoterapi kliniği olduğunu söyledi. Nefes terapinin bağışıklık sistemi üzerindeki etkileri hakkında konuşan Dr. Havvanur Keleş ise, “Nefes terapi, solunumun bilinçli olarak uyarılmasıdır. Nefes terapi insan sağlığı için hem koruyucu hem tamamlayıcı hem de destekleyici bir uygulamadır” dedi. Üçüncü günkü oturumlarda yapılan sunumların başlıkları şu şekilde: Kronik hastalıklarda hirudoterapinin (sülükle tedavi) kullanımı, yaşlı hastalarda fitoterapi (bitkilerle tedavi), osteopatinin kronik hastalıklarda kullanımı, kronik hastalıklarda aromaterapinin kullanımı, açlık tedavileri, otofaji, aralıklı oruç, deri hastalıkları ve homeopati, Covid-19 tedavisinde manuel terapi ve kayropiraksi, viral hastalıklar ve ozon (Covid 19), akupunktur uygulamasıyla covid-19 profilaksi ve tedavisine destekleyici yaklaşım, Covid-19 pandemisinde hipnoterapinin kullanımı, nefes terapi immün sisteme etkileri, doğu tıbbında uzun Covid ve kalıcı patojenler, Demans bağlamında müzik terapisi ve müzik temelli müdahaleler, Almanya’da müzik terapi alanında gerçekleştirilen bilimsel kitapların ve tezlerin incelenmesi, müzik terapisinde son gelişmeler, Demans hastalığında müzik terapisi ve Türk göçmenler, sağlıkta müzik terapisi ve müzik dinleme arasındaki farklar.
KATILAMAYANLAR İÇİN VİDEO LİNKİ
Uzmanlar tarafından önemli bilgilerin paylaşıldığı kongrede, her sunumun ardından vatandaşlardan gelen sorular cevaplandırdı. Kongreye katılma fırsatı bulamayanlar, https://www.youtube.com/user/
FACEBOOK YORUMLAR