Kınıyorum !..
Korkaksan gazeteci olmayacaksın !..
14 Eylül 2017 - 17:50
Zifiri bir gecenin, en korkutucu karanlığında polis telsizinden tüm ekiplere anons geçilir…
Falanca caddede, filanca sokakta, bir adam, bulunduğu apartmanın balkonundan sağa sola tabancasıyla ateş etmektedir…
Ekipler olay yerine hızla yol alır…
Gazeteci de anında evinden çıkarak o adamın bulunduğu yere ulaşmaya çalışır…
Belki polisten de önce gidecek…
Ama, tam olarak bilmediği sokağa girince ya o adamın kurşunlarına hedef olur sa?..
Habere gidersin…
Görüntüyü öyle bir ortamda çekmek istersin…
Çekersin de…
Sonra ne olduğunu anlamaya çalışırsın…
Bir kadın, apartmanın alt katındaki evin balkonunda kanlar içerisinde yatmaktadır…
Az önce sağa sola ateş eden adamın evin içindeki bir odada aynı şekilde kanlar içerisinde yattığını görürüsün…
Nefes aldığını yaşadığını farkedersin…
Polisler, ambulanslar, sağlıkçılar ve her iki kişinin de yakınları oradadır…
Sen yine de görüntü çekersin…
Kadın da, adam da ölür…
Sen bu defa her ikisinin de sağlığında çektirdikleri fotoğraflarını bulmaya çalışırsın…
Gecenin 04.00'ı olmuştur…
Her şeyi tas tamam ettiğini sanırsın…
Adamın resmi tamam, ama kadının yok!..
Haberin bir ayağı eksik…
Sabah yine gelirsin, etraftaki bakkalları araştırırsın, rica edersin, kadının o sabah bakkaldan alışveriş yaptığını tespit eder, güvenlik kamerasından fotoğrafını bulursun…
Sonra haberi yazıp görüntüleri ve resimleri geçersin…
Sen, ertesi güne kadar koşuştururken, ''gazeteciyim'' diyen birileri uykusundan uyanıp üstüne kahvaltısını da yapıp acı bir kahvesini de içmişitir bile…
Sonra bilgisayarından senin tüm emeklerini bir kaç saniye içinde çalıp gazetesine ait siteye koyarak sözde gazetecilik yapmıştır bile..
Bizim mesleğin, en acı kısmı da bu işte !…
Birmediii!..
Belgeyi bulursun, haberi yaparsın…
'Şaaak'' telefon!' Senin ananı.. Avradını…'' der ve devam eder…
Hıncını alamaz sa, tehditler havada uçuşur!…
Bitmediii….
Haberi yaparsın, belgeyi de fotoğrafı da koyarsın…
Birilerinin hoşuna gitmez, ''şaaakkk!'' Mahkeme tebligatı elindedir bile…
Aylarca süründürür seni…
Bizim sektörde işini dürüstçe yapan her gazetecinin başına gelen şeylerdir bunlar…
Bu güne kadar benim de hakkımda yüzlerce dava açılmıştır!…
Kendi kendimin avukatlığını yaparak girdiğim bu mahkemelerin hiç birisini kaybetmedim şükürler olsun…
Mahkemeye verenlerin hepsi de sıradan kişiler değil elbette…
En son, bir önceki İl Emniyet Müdürü Levent Yarımel, bir haberden dolayı sayfalarca bir metin yazarak tekzip istemişti….
Kendisine bunu yapamayacağımı, eğer, çok istiyor sa dava açabileceğini iletmiştim…
Aradan neredeyse 2 yıl geçti, hala dava açacak …
Eğer korkaksan gazeteci olmayacaksın…
Haklıysan sonuna kadar haklılığını ortaya koyacaksın…
Kocaeli'de gazetecilik yapan meslektaşım Engin Şahin'e de önceki gün birileri saldırmak istemiş…
Engin'i Büyükşehir'de görev yaptığı yıllardan bu yana tanırım…
İyi gazetecidir, kuru gürültüye papuç bırakmaz…
Yazılarında da bunu ıspat eder…
Tek silahı vardır, o da kalemidir…
Engin'e yapılmak istenen saldırı, dürüst gazetecilerin hepsine yapılmıştır…
Kalleşçe, sinsice ve kahpece…
Tek sebebi ise, gerçekleri yazdığı içindir…
Bugün, Engin'e yarın bana, öbürgün sana…
Bu noktada, güvenlik güçleri, savcılar ve Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti, umarım bu işin peşini bırakmayarcaktır…
Aksi halde meydan, dürüst gazeteciler yerine, yalaka gazetecilerce dolacaktır…
SAĞLICAKLA...
Falanca caddede, filanca sokakta, bir adam, bulunduğu apartmanın balkonundan sağa sola tabancasıyla ateş etmektedir…
Ekipler olay yerine hızla yol alır…
Gazeteci de anında evinden çıkarak o adamın bulunduğu yere ulaşmaya çalışır…
Belki polisten de önce gidecek…
Ama, tam olarak bilmediği sokağa girince ya o adamın kurşunlarına hedef olur sa?..
Habere gidersin…
Görüntüyü öyle bir ortamda çekmek istersin…
Çekersin de…
Sonra ne olduğunu anlamaya çalışırsın…
Bir kadın, apartmanın alt katındaki evin balkonunda kanlar içerisinde yatmaktadır…
Az önce sağa sola ateş eden adamın evin içindeki bir odada aynı şekilde kanlar içerisinde yattığını görürüsün…
Nefes aldığını yaşadığını farkedersin…
Polisler, ambulanslar, sağlıkçılar ve her iki kişinin de yakınları oradadır…
Sen yine de görüntü çekersin…
Kadın da, adam da ölür…
Sen bu defa her ikisinin de sağlığında çektirdikleri fotoğraflarını bulmaya çalışırsın…
Gecenin 04.00'ı olmuştur…
Her şeyi tas tamam ettiğini sanırsın…
Adamın resmi tamam, ama kadının yok!..
Haberin bir ayağı eksik…
Sabah yine gelirsin, etraftaki bakkalları araştırırsın, rica edersin, kadının o sabah bakkaldan alışveriş yaptığını tespit eder, güvenlik kamerasından fotoğrafını bulursun…
Sonra haberi yazıp görüntüleri ve resimleri geçersin…
Sen, ertesi güne kadar koşuştururken, ''gazeteciyim'' diyen birileri uykusundan uyanıp üstüne kahvaltısını da yapıp acı bir kahvesini de içmişitir bile…
Sonra bilgisayarından senin tüm emeklerini bir kaç saniye içinde çalıp gazetesine ait siteye koyarak sözde gazetecilik yapmıştır bile..
Bizim mesleğin, en acı kısmı da bu işte !…
Birmediii!..
Belgeyi bulursun, haberi yaparsın…
'Şaaak'' telefon!' Senin ananı.. Avradını…'' der ve devam eder…
Hıncını alamaz sa, tehditler havada uçuşur!…
Bitmediii….
Haberi yaparsın, belgeyi de fotoğrafı da koyarsın…
Birilerinin hoşuna gitmez, ''şaaakkk!'' Mahkeme tebligatı elindedir bile…
Aylarca süründürür seni…
Bizim sektörde işini dürüstçe yapan her gazetecinin başına gelen şeylerdir bunlar…
Bu güne kadar benim de hakkımda yüzlerce dava açılmıştır!…
Kendi kendimin avukatlığını yaparak girdiğim bu mahkemelerin hiç birisini kaybetmedim şükürler olsun…
Mahkemeye verenlerin hepsi de sıradan kişiler değil elbette…
En son, bir önceki İl Emniyet Müdürü Levent Yarımel, bir haberden dolayı sayfalarca bir metin yazarak tekzip istemişti….
Kendisine bunu yapamayacağımı, eğer, çok istiyor sa dava açabileceğini iletmiştim…
Aradan neredeyse 2 yıl geçti, hala dava açacak …
Eğer korkaksan gazeteci olmayacaksın…
Haklıysan sonuna kadar haklılığını ortaya koyacaksın…
Kocaeli'de gazetecilik yapan meslektaşım Engin Şahin'e de önceki gün birileri saldırmak istemiş…
Engin'i Büyükşehir'de görev yaptığı yıllardan bu yana tanırım…
İyi gazetecidir, kuru gürültüye papuç bırakmaz…
Yazılarında da bunu ıspat eder…
Tek silahı vardır, o da kalemidir…
Engin'e yapılmak istenen saldırı, dürüst gazetecilerin hepsine yapılmıştır…
Kalleşçe, sinsice ve kahpece…
Tek sebebi ise, gerçekleri yazdığı içindir…
Bugün, Engin'e yarın bana, öbürgün sana…
Bu noktada, güvenlik güçleri, savcılar ve Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti, umarım bu işin peşini bırakmayarcaktır…
Aksi halde meydan, dürüst gazeteciler yerine, yalaka gazetecilerce dolacaktır…
SAĞLICAKLA...