Kemoterapi ihtiyacı önümüzdeki yıllarda azalacak
Kanser tedavisinde hedefe yönelik tedaviler her geçen gün daha çok önemli hale geliyor.
02 Nisan 2020 - 13:06
Önümüzdeki yıllarda kanser tedavisinde daha az kemoterapi ve daha çok akıllı ilacın kullanılabileceğini belirten Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “Daha erken dönemde hastalara tanı koyabileceğiz, daha az ameliyata gerek olacak ve ilaç tedavisiyle daha çok başarılı sonuçlar alabileceğiz” açıklamasında bulundu.
Hedefe yönelik tedavilerde vücudun kendi bağışıklık sistemi kullanılarak tümör yok edilmeye çalışılıyor. Anadolu Sağlık Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “Bunun önümüzdeki dönemde akciğer, meme, kalın bağırsak gibi tümörlerde faydalı olmasını bekliyoruz. Kandan alınan likit biyopsi ile kanser tanısının daha erken konulmasını bekliyoruz. Tümörler üzerinde yapılan analizler sayesinde yeni bilgilere sahip oluyoruz. İlaçların en ideal kullanma şekliyle ilgili de her geçen gün daha fazla bilgiye sahip oluyoruz” dedi.
Hedefe yönelik tedaviler kanser hücresinin çoğalma yolunu bloke ediyor
Hedefe yönelik tedavilerin kanser hücresinin çoğalma yolunu bloke edebildiğini dile getiren Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “İnsan genom projesi 2013 yılında tamamlandı. Proje tamamlandıktan sonra kullanılan teknoloji ile hangi moleküler genetik bozukluklarla kanser hücresinin çoğaldığını anlamak mümkün oldu. Bu gelişme sayesinde kanser hücrelerinin kontrolsüz çoğalmasına yol açan 800’ün üzerinde genetik değişiklik saptandı. Böylece kanser hücrelerinin çoğalma yolunu buldukça, o yolu durduracak ilaçlar keşfetmek mümkün oluyor. Bu tedavilere hedefe yönelik tedaviler diyoruz” açıklamasında bulundu.
Yeni nesil dizileme analizi ile tümörün hangi yolla çoğaldığı anlaşılabiliyor
Yeni nesil dizileme analizi, yani kanserde genetik analiz ile tümörlü parçayı alıp hangi yollarla çoğaldığını keşfetmenin artık mümkün olduğunu belirten Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “Yeni nesil dizileme analizi hastanın tümöründeki genetik bozukluğun türünü ortaya koyan bir tanı yöntemidir. Bu yöntemde tercihen hastanın en son ortaya çıkan tümör dokusunun bir parçası patoloji laboratuvarına gönderilir ve orada bunu analiz eden cihazlarla değişiklik gösteren genlerden hangisinin bozuk olduğuna bakılır. Bu analiz bize hangi genetik yol üzerinden tümör hücresinin çoğaldığını ve hangi ilaçlar ile o yolu bloke edebileceğimizi gösteriyor” dedi.
Likit biyopsi tümör hücresini kolaylıkla saptayabiliyor
Hastanın tümör dokusundan parça almanın her zaman kolay olmadığını ve zaman zaman bazı riskler içerebildiğini söyleyen Medikal Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Serdar Turhal, “Özellikle hastadan parça alınamayan veya parça almanın güç olduğu durumlarda likit biyopsi yöntemi hastalar için büyük bir kolaylık sağlıyor. Bu yöntem ile parça alınmasına gerek kalmadan kan analizi yapılır gibi kan alınıyor. Özel makinelerde bu kan analiz edildikten sonra tümör hücresi saptanıp hastadan parça dahi alınmasına gerek kalmadan tümör ile ilgili özellikler öğreniliyor” şeklinde konuştu.