Kanko: Marmara Bölgesi depreme hazır mı?
CHP Kocaeli Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko, İstanbul ve Kocaeli başta olmak üzere beklenen “Marmara Depremine” ülke olarak hazır mıyız sorusuna cevap bulmak için, Meclis Başkanlığına verdiği önerge ile TBMM çatısı altında Araştırma Komisyonu kurulmasını istedi.
19 Haziran 2023 - 13:05
Kocaeli Milletvekilleri Nail Çiler ve Harun Özgür Yıldız’ında imzalarının bulunduğu önergeye CHP’li 23 milletvekili imza attı.
“Türkiye, bir deprem ülkesi olmasına rağmen, depreme karşı hazır mıyız sorusuna cevap verebilecek ne bir kurum nede bir hükümet yetkilisi var” diyen Kanko, “Ülke tarihimizin en büyük, sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olan Kahramanmaraş merkezli depremlerde 50 bin 500 canımızı toprağa verdik. 18 bin 373 canımızı kaybettiğimiz Doğu Marmara Depreminin üzerinden ise 22 yıl geçmesine rağmen 22 yıllık AKP Hükümetlerinin bu durumdan gerekli dersi çıkarmadığını yaşadığımız felaketlerin doğurduğu yıkıcı sonuçlarla görmekteyiz” ifadelerini kullandı.
Kocaeli ve İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesinin nüfusunun 27 milyon olduğunu ve Türkiye sanayisinin kalbi olduğunu vurgulayan Kanko TBMM Başkanlığına verdiği deprem önergesinde şu gereçlere yer verdi;
“Deprem gerçeği ile bir kez daha acı şekilde yüzleştik. Kahramanmaraş Elbistan ve Pazarcık merkezli yaşanan iki deprem felaketi ile binlerce insanımızı kaybettik.
Bilim insanları sürekli olarak uyarılarda bulundukları, beklenen İstanbul depremine dikkat çekerek “…İstanbul ve yakın çevresindeki Kocaeli başta olmak üzere çoğu sanayi kuruluşları ve organize sanayi bölgeleri Marmara Bölgesinin dışına çıkartılması gerektiği, bunun için Anadolu’da uygun ortamlar hazırlanması gerektiği” ifadeleri ile İlimizin de içinde bulunduğu Marmara Bölgesinin sanayiye doyduğunu anlatılmaktadır. Sanayi Tesislerinin, Marmara Bölgesi dışındaki deprem güvenli bölgelere yönlendirileceği teşvik mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Türkiye, bir deprem ülkesi olmasına rağmen, depreme karşı hazır mıyız sorusuna cevap verebilecek ne bir kurum nede bir hükümet yetkilisi var. Deprem ve güvenli yapı üretilmesi konusuna, farklı boyutlarıyla geniş bir pencereden bakarak, sorunların kaynağını ve çözüm yollarını ortaya koymak gerek.
Ülke tarihimizin en büyük, sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olan Kahramanmaraş merkezli depremlerde 50 bin 500 canımızı toprağa verdik. 18 bin 373 canımızı kaybettiğimiz Doğu Marmara Depreminin üzerinden ise 22 yıl geçti.
Ülke olarak bu felaketlerin acısını çok yaşadık. Bu depremde; binlerce insanımız toprak altında kaldı, binlerce insanımız yaralandı.Kentleşme ve imar konularında yapılan "rant odaklı" uygulamalar; doğal ve öngörülebilir olan deprem ve su taşkınlarını afete dönüştürüyor! Can kayıpları ile birlikte ciddi ölçüde mal ve ekonomik kayıplar ortaya çıkıyor. Yapılarımızın durumuna baktığımızda doğa olayları karşısında son derece zayıf olduklarını hepimiz görüyoruz. Bugüne kadar yaşadığımız deprem ve diğer doğa olayları "tarihsel sürecin günümüze kadar taşıdığı öngörülebilir" olaylardı! Ne yazık ki yaşadıklarımızın sonuçları da oldukça ağır oluyor!” dedi.
Bedelli Askerler Dahil Tüm Askerlere “AFAD Uzmanlığı Eğitimi” Verilmeli!
Yaptığı çalışmada Mehmetçiğin kurtarma çalışmalarında daha etkin olması için öneride buluna Kanko, “Bu tip büyük doğa olaylarına profesyonelce müdahale eden AFAD'ın yaklaşık 2 bin arama kurtarma ekibi var. Ama bu sayı yeterli değil. Okullarda öğrencilere gerekli eğitim verilmesi ve müfredata eklenmesi gerek. Türkiye'de 20 bine yakın itfaiyecinin de bu müdahale hazırlığına çok etkin katılması, eğitimlerinin yenilenmesi, güçlendirilmesi, yangın dışında da afet ve diğer krizler için müdahale kabiliyetlerinin arttırılması çalışmalarına hız verilmesi afetlerin öncesinde ve sonrasında yapılacak doğru davranışların deprem kuşağındaki illerden gelen bedelli askerlik yapan kişilere ve hatta bütün askerlere “AFAD Uzmanlığı Eğitimi” verilmesi, muhtemel depremlere gerekli hazırlıkların yapılmasına büyük katkı sağlayacaktır.
Özellikle Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Hatları, İstanbul, Kocaeli, Marmara Bölgesi ve büyük şehirlerimizde afet öncesi yapılması gereken hazırlıklar, afet sonrası ilk anlar, yangın, tahliye, ilk yardım ve temel bilgiler gibi hayati öneme sahip bu eğitimin askerlere verilmesi noktasında Milli Savunma Bakanlığı tarafından gerekli planlamaların yapılarak hayata geçirilmesi önemlidir.
Depremin afete dönüşmesi daha çok insanlar eliyle yaratılmaktadır! Bu nedenle depremlerde ortaya çıkan can ve mal kayıplarını kadere bağlamak doğru değildir! "Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Hattı" olarak bilinen ve zaman zaman ters istikamette yürüyen fay hattı, dünyanın en tehlikeli faylarından biridir.Bu fay hattı yakınında olan Kocaeli İlimizde hala toplanma alanlarına ranta dönük binalar yapılmakta olup deprem sonrası nerede toplanılacağı halkımız tarafından bilinmemektedir. Şehrin merkezinde sığınacak park ve bahçelerin sayısı yeterli değil. Hâlâ birçok ilimizde deniz kumuyla yapılmış binalar var, kentsel dönüşüm daha hızlı gerçekleşmeli. Deprem master planı ile ilgili yerel yönetimler tarafından somut adımların biran önce atılmalıdır” dedi.
GSM Şirketleri En Gerekli Oldukları Zamanlarda Sınıfta Kalıyor!
“Her depremin ardından GSM operatörlerinde sorun olmuş ve vatandaşlar günlerce telefon aramalarında sorunlar yaşamıştı” diyenKanko, “GSM şirketleri her depremde sınıfta kalıyor. Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen büyük deprem felaketiyle beraber mobil operatörlerin hizmetlerinde büyük aksaklıklar yaşandı. Türkcell, Türk Telekom ve Vodafone'un 11 milyonu aşkın mobil abonesinin olduğu deprem bölgesinde özellikle arama-kurtarma açısından en kritik saatlerde iletişim ve haberleşme imkanları kısıtlı kaldı. Yönetmelikte net olarak belirlendiği halde yeterli kapasitede mobil ve yedek haberleşme sistemleri ‘ivedilikle’ kurulamadı.
81 kentin yaklaşık 55’inin ciddi deprem tehlikesi altında olduğu Ülkemizin yüzde 96’sı aktif deprem kuşağında yer aldığı gerçeğiyle hareket etmeliyiz. Bu konudaki çalışmaların yetersiz olduğu net bir şekilde görülmektedir. Muhtemel yaşanacak depremde mal ve can kayıplarının önlenmesi için biran önce çalışmaların yapılması gerekmektedir. Yeni yapılacak olan yapıların güvenli bir şekilde üretilmesi ve eski yapıların güçlendirilmesi sorunun temel kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Deprem yaşanmadan önce alınacak önlemler ve parasal harcamalar, deprem yaşandıktan sonra yapılacak düzenleme ve parasal kayıplardan 20 kat daha azdır.
Depremin ardından GSM operatörlerinde sorun olmuş ve vatandaşlar günlerce telefon aramalarında sorunlar yaşamıştı. Vatandaşların haklı olarak “Depremde bir işe yaramayacaksanız ne zaman yarayacaksınız?” Söylemi çok doğru. İşte bu söylem bütün devlet kuruluşları ve belediyeler için geçerlidir. Bu konuda muhtemel yaşanabilecek bir deprem öncesi kurum ve kuruluşlarımızın hazırlıklı olup olmadığının araştırılarak, mevcut yapı stokunun deprem riskinin tespiti ve gerekli önlemlerin biran önce alınması adına Meclis Araştırma Komisyonunun kurulmasını Anayasa’nın 98’inci maddesi gereğince arz ve talep ederiz” ifadelerini kulandı.
“Türkiye, bir deprem ülkesi olmasına rağmen, depreme karşı hazır mıyız sorusuna cevap verebilecek ne bir kurum nede bir hükümet yetkilisi var” diyen Kanko, “Ülke tarihimizin en büyük, sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olan Kahramanmaraş merkezli depremlerde 50 bin 500 canımızı toprağa verdik. 18 bin 373 canımızı kaybettiğimiz Doğu Marmara Depreminin üzerinden ise 22 yıl geçmesine rağmen 22 yıllık AKP Hükümetlerinin bu durumdan gerekli dersi çıkarmadığını yaşadığımız felaketlerin doğurduğu yıkıcı sonuçlarla görmekteyiz” ifadelerini kullandı.
Kocaeli ve İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesinin nüfusunun 27 milyon olduğunu ve Türkiye sanayisinin kalbi olduğunu vurgulayan Kanko TBMM Başkanlığına verdiği deprem önergesinde şu gereçlere yer verdi;
“Deprem gerçeği ile bir kez daha acı şekilde yüzleştik. Kahramanmaraş Elbistan ve Pazarcık merkezli yaşanan iki deprem felaketi ile binlerce insanımızı kaybettik.
Bilim insanları sürekli olarak uyarılarda bulundukları, beklenen İstanbul depremine dikkat çekerek “…İstanbul ve yakın çevresindeki Kocaeli başta olmak üzere çoğu sanayi kuruluşları ve organize sanayi bölgeleri Marmara Bölgesinin dışına çıkartılması gerektiği, bunun için Anadolu’da uygun ortamlar hazırlanması gerektiği” ifadeleri ile İlimizin de içinde bulunduğu Marmara Bölgesinin sanayiye doyduğunu anlatılmaktadır. Sanayi Tesislerinin, Marmara Bölgesi dışındaki deprem güvenli bölgelere yönlendirileceği teşvik mekanizmaları oluşturulmalıdır.
Türkiye, bir deprem ülkesi olmasına rağmen, depreme karşı hazır mıyız sorusuna cevap verebilecek ne bir kurum nede bir hükümet yetkilisi var. Deprem ve güvenli yapı üretilmesi konusuna, farklı boyutlarıyla geniş bir pencereden bakarak, sorunların kaynağını ve çözüm yollarını ortaya koymak gerek.
Ülke tarihimizin en büyük, sonuçları itibariyle en acı depremlerinden biri olan Kahramanmaraş merkezli depremlerde 50 bin 500 canımızı toprağa verdik. 18 bin 373 canımızı kaybettiğimiz Doğu Marmara Depreminin üzerinden ise 22 yıl geçti.
Ülke olarak bu felaketlerin acısını çok yaşadık. Bu depremde; binlerce insanımız toprak altında kaldı, binlerce insanımız yaralandı.Kentleşme ve imar konularında yapılan "rant odaklı" uygulamalar; doğal ve öngörülebilir olan deprem ve su taşkınlarını afete dönüştürüyor! Can kayıpları ile birlikte ciddi ölçüde mal ve ekonomik kayıplar ortaya çıkıyor. Yapılarımızın durumuna baktığımızda doğa olayları karşısında son derece zayıf olduklarını hepimiz görüyoruz. Bugüne kadar yaşadığımız deprem ve diğer doğa olayları "tarihsel sürecin günümüze kadar taşıdığı öngörülebilir" olaylardı! Ne yazık ki yaşadıklarımızın sonuçları da oldukça ağır oluyor!” dedi.
Bedelli Askerler Dahil Tüm Askerlere “AFAD Uzmanlığı Eğitimi” Verilmeli!
Yaptığı çalışmada Mehmetçiğin kurtarma çalışmalarında daha etkin olması için öneride buluna Kanko, “Bu tip büyük doğa olaylarına profesyonelce müdahale eden AFAD'ın yaklaşık 2 bin arama kurtarma ekibi var. Ama bu sayı yeterli değil. Okullarda öğrencilere gerekli eğitim verilmesi ve müfredata eklenmesi gerek. Türkiye'de 20 bine yakın itfaiyecinin de bu müdahale hazırlığına çok etkin katılması, eğitimlerinin yenilenmesi, güçlendirilmesi, yangın dışında da afet ve diğer krizler için müdahale kabiliyetlerinin arttırılması çalışmalarına hız verilmesi afetlerin öncesinde ve sonrasında yapılacak doğru davranışların deprem kuşağındaki illerden gelen bedelli askerlik yapan kişilere ve hatta bütün askerlere “AFAD Uzmanlığı Eğitimi” verilmesi, muhtemel depremlere gerekli hazırlıkların yapılmasına büyük katkı sağlayacaktır.
Özellikle Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Hatları, İstanbul, Kocaeli, Marmara Bölgesi ve büyük şehirlerimizde afet öncesi yapılması gereken hazırlıklar, afet sonrası ilk anlar, yangın, tahliye, ilk yardım ve temel bilgiler gibi hayati öneme sahip bu eğitimin askerlere verilmesi noktasında Milli Savunma Bakanlığı tarafından gerekli planlamaların yapılarak hayata geçirilmesi önemlidir.
Depremin afete dönüşmesi daha çok insanlar eliyle yaratılmaktadır! Bu nedenle depremlerde ortaya çıkan can ve mal kayıplarını kadere bağlamak doğru değildir! "Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Hattı" olarak bilinen ve zaman zaman ters istikamette yürüyen fay hattı, dünyanın en tehlikeli faylarından biridir.Bu fay hattı yakınında olan Kocaeli İlimizde hala toplanma alanlarına ranta dönük binalar yapılmakta olup deprem sonrası nerede toplanılacağı halkımız tarafından bilinmemektedir. Şehrin merkezinde sığınacak park ve bahçelerin sayısı yeterli değil. Hâlâ birçok ilimizde deniz kumuyla yapılmış binalar var, kentsel dönüşüm daha hızlı gerçekleşmeli. Deprem master planı ile ilgili yerel yönetimler tarafından somut adımların biran önce atılmalıdır” dedi.
GSM Şirketleri En Gerekli Oldukları Zamanlarda Sınıfta Kalıyor!
“Her depremin ardından GSM operatörlerinde sorun olmuş ve vatandaşlar günlerce telefon aramalarında sorunlar yaşamıştı” diyenKanko, “GSM şirketleri her depremde sınıfta kalıyor. Kahramanmaraş merkezli 10 ili etkileyen büyük deprem felaketiyle beraber mobil operatörlerin hizmetlerinde büyük aksaklıklar yaşandı. Türkcell, Türk Telekom ve Vodafone'un 11 milyonu aşkın mobil abonesinin olduğu deprem bölgesinde özellikle arama-kurtarma açısından en kritik saatlerde iletişim ve haberleşme imkanları kısıtlı kaldı. Yönetmelikte net olarak belirlendiği halde yeterli kapasitede mobil ve yedek haberleşme sistemleri ‘ivedilikle’ kurulamadı.
81 kentin yaklaşık 55’inin ciddi deprem tehlikesi altında olduğu Ülkemizin yüzde 96’sı aktif deprem kuşağında yer aldığı gerçeğiyle hareket etmeliyiz. Bu konudaki çalışmaların yetersiz olduğu net bir şekilde görülmektedir. Muhtemel yaşanacak depremde mal ve can kayıplarının önlenmesi için biran önce çalışmaların yapılması gerekmektedir. Yeni yapılacak olan yapıların güvenli bir şekilde üretilmesi ve eski yapıların güçlendirilmesi sorunun temel kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır. Deprem yaşanmadan önce alınacak önlemler ve parasal harcamalar, deprem yaşandıktan sonra yapılacak düzenleme ve parasal kayıplardan 20 kat daha azdır.
Depremin ardından GSM operatörlerinde sorun olmuş ve vatandaşlar günlerce telefon aramalarında sorunlar yaşamıştı. Vatandaşların haklı olarak “Depremde bir işe yaramayacaksanız ne zaman yarayacaksınız?” Söylemi çok doğru. İşte bu söylem bütün devlet kuruluşları ve belediyeler için geçerlidir. Bu konuda muhtemel yaşanabilecek bir deprem öncesi kurum ve kuruluşlarımızın hazırlıklı olup olmadığının araştırılarak, mevcut yapı stokunun deprem riskinin tespiti ve gerekli önlemlerin biran önce alınması adına Meclis Araştırma Komisyonunun kurulmasını Anayasa’nın 98’inci maddesi gereğince arz ve talep ederiz” ifadelerini kulandı.
FACEBOOK YORUMLAR