Hakkımı helâl etmiyorum !
Önce alkışladılar !...
15 Sene boyunca partililerini peşinden koşturdu…
Cumhuriyet Meydanı’nda sabah namazı kılarken arkasında binlerce kişi onunla aynı anda secde etti…
Kırşehir’den, Erzurum’dan, Tokat’tan bahsederken avuçları patlarcasına alkış tutanlara, ertesi gün sahnede horon tepenler onu halay başı yaparak başlarının üzerine koydu.
Hayatı boyunca kıçını dahi kaldırmaktan üşenenlerin bir çoğu, onunla koşmak için sabahın köründe teee Sırasöğütler, Emek, Nenehatun Mahalleleri’nden eşofmanıyla sahile akın etti…
Adnan Menderes Kültür Salonu’ndaki bazı gösterilerde neyi seyrettiğini bilmediği halde sırf o gülüyor diye kahkahalar dahi atan oldu.
Cenazelerde onun omzuna kendi omzu değsin diye birbirini itenler kakanlar oldu…
İş ve İşçi Bulma kurumu olmadığı halde çoluğu çocuğu, torunu için kapısında bacasında nöbet tutanlar dahi vardı.
Şükrü Karabacak…
Bu kentte iyisiyle kötüsüyle tam 15 yıl belediye başkanlığı yaptı…
Seveni olduğu kadar sevmeyeni de oldu…
Üstelik tam 15 yıl boyunca, Darıcalılar istediği için orada oturdu…
‘’Buraya kadar’’ın sonunda, gayet normalinden helallık istedi…
15 Yıl boyunca yalakalıkta sınır tanımayanların çoğu ile 15 yıl boyunca ‘Gık’’larını dahi çıkaramayanların bir kısmı, film bitince onu ‘’Yuh’’lamakta çekince görmediler..
Nasıl ve ne şekilde hakları olduğunu dahi bilmedikleri halde sosyal medyada cengaver olup ’’Hakkımızı helal etmiyoruz’’ dediler !..
‘’Hakkımı helal etmiyorum !’’
‘’Haram zıkkım olsun !’’
‘’Sonuna kadar haram olsun’’
‘’ Verdiğim oylar haram olsun’’ diyenlerin yanı sıra, ‘’ Bir dilim ekmeğe muhtaç olsun!’’ , ‘’Öbür tarafta görüşürüz’’ şeklinde yazanlar dahi oldu…
Herkesin görüşünü dile getirmesi demokratik bir hak ve düşünce özgürlüğü çerçevesinde duruyor gibi olsa da, bu durumu vicdani olarak kabül edemiyorum…
Öyle ya, madem bu kadar nefret ediliyordu neden 15 yıl beklendi ? Ve.. Madem öyle neden sandıklardan Karabacak’ı üst üste 3 defa çıkartma gereği duyuldu?
Sosyal medyadaki ahkâmların yerine, aynı yürekliliği adamın karşısında gösteremeyenler, nasıl hak’tan helâllik’den söz edebilir ?
Hak ve helâl kavramlarını bu kadar basite indirgemek ne derece doğru?
Yani, bu helâllık mevzusu, ‘’ Ben etmiyorum !’’ denilince şak diye yerine mi getiriliyor?
Bu, bu kadar basit mi?
Yarın adam da çıkıp derse ki, ‘’ Ramazan boyunca verdiğim iftarları, düğünlerde taktığım takıları, maratonda koşarken içtiğiniz suyu, şenliklerde harcadığım emeği, size verdiğim 15 yılı helal etmiyorum’’ derse, ne olacak ?
Çıksın bir din adamı bu durumu açıklasın!
Eğer, ‘’Hak’’ kın helâlliği veya haramlığını alıp vermek bu kadar kolay sa bu ülkeyi yönetenlerin vay haline !…
…