Gebze'de konuşan Bakan Kacır: Asla bize öğretilmeye çalışılan ezberlere teslim olmayacağız
GEBZE Teknik Üniversitesi’nde 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı’nın ilk dersinde gençlerle buluşan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, yakın zamana kadar Türkiye'nin nükleer santral alanında ilerlemeye çalıştığında projelerinin engellendiğini belirterek, “Hatırlayın, ‘Tüm dünya nükleerden vazgeçiyor. Artık kimse nükleer santral kurmuyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bu alanlara girmesi yanlıştır’ diyenler vardı. Şu anda Çin’de 10’dan fazla nükleer santral eş zamanlı kuruluyor. Şu anda ABD'de yapay zeka çiplerini besleyecek nükleer santrallerin açılması tartışılıyor. Şu anda iklim değişikliğiyle mücadelede nükleer enerji, temiz teknoloji olarak tanımlanıyor, adlandırılıyor. Dolayısıyla asla bize öğretilmeye çalışılan ezberlere teslim olmayacağız. Biz kendi doğrularımızın, kendi hakikatimizin peşinden koşmaya devam edeceğiz” dedi.
21 Ekim 2024 - 15:20 - Güncelleme: 22 Ekim 2024 - 00:47
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Gebze Teknik Üniversitesi’nde 2024-2025 Eğitim Öğretim Yılı’nın ilk dersine katıldı. Yılın ilk dersine Bakan Kacır ile birlikte Kocaeli Valisi İlhami Aktaş, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanvekili Berna Abiş, Gebze Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hacı Ali Mantar, Kocaeli Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Cantürk, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
‘ADETA BÜTÜN DÜNYA TİCARETİNDE BİR TÜRKİYE'NİN ÜZERİNE BİR TÜRKİYE İLAVE ETTİK’
Açılış konuşmalarının ardından öğrencilere yılın ilk dersini anlatan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Bugün Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 95’i imalat sanayi ürünlerinden oluşuyor. Biz 2002’de yılda 36 milyar dolar ihracat yapan bir ülkeydik. Şimdi bu rakamı, geçtiğimiz yıl 256 ama bu ay itibariyle son 12 ay diye baktığımızda, 262 milyar dolara yükselttik. Bütün bu başarının ardında Türkiye'nin imalat sanayi rol oynadı. Türkiye'nin bütün dünya ticaretinden aldığı pay yüzde 0,5 düzeyindeydi. Geçtiğimiz yıl bu pay yüzde 1,1 düzeyine yükseldi. Yani adeta bütün dünya ticaretinde bir Türkiye'nin üzerine bir Türkiye ilave ettik. Hep birlikte alın teriyle, akıl teriyle. Bütün bu başarı hikayesinin ardında da Türkiye'nin üretim gücü, Türk sanayisi yer aldı. Çin'den Avrupa'nın ortasına kadar en fazla sayıda, en fazla çeşitli ürünü, en fazla ülkeye rekabetçi şekilde ihraç edebilen ülke biziz, Türkiye'dir. Bugün Türkiye, askeri insansız hava araçlarında dünyada bir numaradır. Beyaz eşya üretiminde Avrupa'da 1, dünyada 2 numaradır. Güneş paneli üretiminde Avrupa'da 1, dünyada 4 numaradır. Demir çelik üretiminde, çimento üretiminde, düz cam üretiminde, ticari araç üretiminde Avrupa'da 1 numarayız. 35 milyar doların üzerinde otomotiv ihracatımız var. 30 milyar doların üzerinde kimya ihracatımız var. 25 milyar doların üzerinde makine ihracatımız var. Bu yönüyle katma değerli ürün üreten teknoloji seviyesi yüksek ürünlerde iddia sahibi bir ülke bugün Türkiye. Malumunuz, insansız hava araçlarında ortaya koyduğumuz başarı adeta dünyada harp paradigmalarını değiştirmemize vesile oldu. Bunu ben söylemiyorum, bunu Francis Fukuyama söylüyor. Bunu nasıl başardık? Teknolojide kırılımlara odaklanarak başardık” diye konuştu.
‘SAVUNMA SANAYİSİNDE 2000’Lİ YILLARDA MİLLİ VE ÖZGÜN ÜRETİM MODELİ BELİRLENDİ’
Türkiye’nin savunma sanayi alanında ilerlemesinin bir zorunluluk olduğunu söyleyen Bakan Kacır, “Paradigma değişimlerine odaklanmak bizim gibi başkalarıyla yarışta bazı alanlarda geriden gelmekte olan ülkeler için aslında eşsiz fırsatlar sunuyor. Tabii savunma sanayinde yerlileşme ve millileşme Türkiye için mutlak bir zorunluluktur. Bir tercihten öteydi aslında. Çünkü biz savunma sanayinde başka ülkelerden alacağımız sistemlerle terörle mücadele edemeyeceğimizi defalarca tecrübe etmiş bir ülkeyiz. Bizimle müttefik olması gerekenleri çoğu zaman mücadele ettiğimiz teröristlerin etrafında, arkalarında görmüş bir ülkeyiz. Bu anlayışla savunma sanayisinde 2000’li yıllarda milli ve özgün üretim modeli belirlendi. Bu alana kamu kaynaklarından çok daha güçlü şekilde yatırım yapılması, bu alandaki faaliyetlerin, projelerin büyümesi sağlandı. Bakın 2002’de savunma ve havacılıkla 62 proje varken, bugün 1000’den fazla projeden söz ediyoruz. Bu projelerin toplam bedeli yaklaşık 5 buçuk milyar dolarken, şimdi 96 milyar dolarlık bir proje portföyünden söz ediyoruz. Dev bir ekosistemden söz ediyoruz. 3 bin 500 firmadan 90 bin nitelikli istihdamdan söz ediyoruz. Artık Türk sanayinin ihracatta öncü sektörlerinden birinden bahsediyoruz” şeklinde konuştu.
‘KENDİ HAKİKATİMİZİN PEŞİNDEN KOŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Türkiye’nin her geçen gün enerji üretim kapasitesini artırdığına dikkat çeken Bakan Kacır, “Bakın Türkiye enerjide muazzam bir dönüşüm içinde. Türkiye'nin toplam enerji üretim kapasitesi yaklaşık 35 kilovat düzeyindeydi 22 yıl önce. Şimdi 110 gigavata yaklaşmış bir enerji üretim kapasitesinden söz ediyoruz. Bunun yüzde 55’ini yenilenebilir enerji kapasitesi oluşturuyor. Halihazırda güneş enerjisinde 17 gigavat kurulu güce geldik. Hedefimiz 2035 yılına kadar 53 gigavata getirmek. Rüzgarda yaklaşık 12 gigavat kurulu gücümüz var. Hedefimiz bunun 2035’te 35 gigavata getirmek. Bu ne demek? Her yıl bu ülkede 4-5 gigavat güneş ve rüzgar enerjisi kurulumu gerçekleştireceğiz. Az önce ifade ettim. Güneş panellerinde Avrupa'da bir numarayız. Biz hücre üretimlerini de Türkiye'de gerçekleştirmek istiyoruz. Daha yüksek verimliliği olan güneş hücrelerinin geliştirilmesi bütün dünyada ana Ar-Ge alanlarından biri. Rüzgar türbini bileşeni üretiminde Türkiye, Avrupa'da ilk 5 ülke arasında. Önümüzdeki dönemde bu üretim kabiliyetimizi daha ileri düzeylere çıkarmak istiyoruz. Hazırlıklarımızı bu yönde yapıyoruz. Nükleer enerjide Türkiye bir kapasite oluşturuyor. Hali hazırda burada 4 bin 800 megavatlık nükleer enerji santralimiz Akkuyu’da kuruluyor. Ama ikincisini, üçüncüsünü de kurmak durumundayız. 1970’li yıllardan beri Türkiye'de nükleer konuşuluyor. Hatırlayın yakın zamana kadar, ‘Tüm dünya nükleerden vazgeçiyor. Artık kimse nükleer santral kurmuyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bu alanlara girmesi yanlıştır’ diyenler vardı. Türkiye ne zaman bu alanda 1970’li yıllardan beri bir adım ilerlemeye çalışsa, bir yolunu bulup bu projeyi engelleyenler vardı. Şu anda Çin’de 10’dan fazla nükleer santral eş zamanlı kuruluyor. Şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde yapay zeka çiplerini besleyecek nükleer santrallerin açılması tartışılıyor. Şu anda iklim değişikliğiyle mücadelede nükleer enerji, temiz teknoloji olarak tanımlanıyor, adlandırılıyor. Dolayısıyla asla bize öğretilmeye çalışılan ezberlere teslim olmayacağız. Biz kendi doğrularımızın, kendi hakikatimizin peşinden koşmaya devam edeceğiz. Türkiye’yi bütün bu alanlarda iddia sahibi bir ülke haline getireceğiz” ifadelerini kullandı.
‘ADETA BÜTÜN DÜNYA TİCARETİNDE BİR TÜRKİYE'NİN ÜZERİNE BİR TÜRKİYE İLAVE ETTİK’
Açılış konuşmalarının ardından öğrencilere yılın ilk dersini anlatan Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, “Bugün Türkiye'nin toplam ihracatının yüzde 95’i imalat sanayi ürünlerinden oluşuyor. Biz 2002’de yılda 36 milyar dolar ihracat yapan bir ülkeydik. Şimdi bu rakamı, geçtiğimiz yıl 256 ama bu ay itibariyle son 12 ay diye baktığımızda, 262 milyar dolara yükselttik. Bütün bu başarının ardında Türkiye'nin imalat sanayi rol oynadı. Türkiye'nin bütün dünya ticaretinden aldığı pay yüzde 0,5 düzeyindeydi. Geçtiğimiz yıl bu pay yüzde 1,1 düzeyine yükseldi. Yani adeta bütün dünya ticaretinde bir Türkiye'nin üzerine bir Türkiye ilave ettik. Hep birlikte alın teriyle, akıl teriyle. Bütün bu başarı hikayesinin ardında da Türkiye'nin üretim gücü, Türk sanayisi yer aldı. Çin'den Avrupa'nın ortasına kadar en fazla sayıda, en fazla çeşitli ürünü, en fazla ülkeye rekabetçi şekilde ihraç edebilen ülke biziz, Türkiye'dir. Bugün Türkiye, askeri insansız hava araçlarında dünyada bir numaradır. Beyaz eşya üretiminde Avrupa'da 1, dünyada 2 numaradır. Güneş paneli üretiminde Avrupa'da 1, dünyada 4 numaradır. Demir çelik üretiminde, çimento üretiminde, düz cam üretiminde, ticari araç üretiminde Avrupa'da 1 numarayız. 35 milyar doların üzerinde otomotiv ihracatımız var. 30 milyar doların üzerinde kimya ihracatımız var. 25 milyar doların üzerinde makine ihracatımız var. Bu yönüyle katma değerli ürün üreten teknoloji seviyesi yüksek ürünlerde iddia sahibi bir ülke bugün Türkiye. Malumunuz, insansız hava araçlarında ortaya koyduğumuz başarı adeta dünyada harp paradigmalarını değiştirmemize vesile oldu. Bunu ben söylemiyorum, bunu Francis Fukuyama söylüyor. Bunu nasıl başardık? Teknolojide kırılımlara odaklanarak başardık” diye konuştu.
‘SAVUNMA SANAYİSİNDE 2000’Lİ YILLARDA MİLLİ VE ÖZGÜN ÜRETİM MODELİ BELİRLENDİ’
Türkiye’nin savunma sanayi alanında ilerlemesinin bir zorunluluk olduğunu söyleyen Bakan Kacır, “Paradigma değişimlerine odaklanmak bizim gibi başkalarıyla yarışta bazı alanlarda geriden gelmekte olan ülkeler için aslında eşsiz fırsatlar sunuyor. Tabii savunma sanayinde yerlileşme ve millileşme Türkiye için mutlak bir zorunluluktur. Bir tercihten öteydi aslında. Çünkü biz savunma sanayinde başka ülkelerden alacağımız sistemlerle terörle mücadele edemeyeceğimizi defalarca tecrübe etmiş bir ülkeyiz. Bizimle müttefik olması gerekenleri çoğu zaman mücadele ettiğimiz teröristlerin etrafında, arkalarında görmüş bir ülkeyiz. Bu anlayışla savunma sanayisinde 2000’li yıllarda milli ve özgün üretim modeli belirlendi. Bu alana kamu kaynaklarından çok daha güçlü şekilde yatırım yapılması, bu alandaki faaliyetlerin, projelerin büyümesi sağlandı. Bakın 2002’de savunma ve havacılıkla 62 proje varken, bugün 1000’den fazla projeden söz ediyoruz. Bu projelerin toplam bedeli yaklaşık 5 buçuk milyar dolarken, şimdi 96 milyar dolarlık bir proje portföyünden söz ediyoruz. Dev bir ekosistemden söz ediyoruz. 3 bin 500 firmadan 90 bin nitelikli istihdamdan söz ediyoruz. Artık Türk sanayinin ihracatta öncü sektörlerinden birinden bahsediyoruz” şeklinde konuştu.
‘KENDİ HAKİKATİMİZİN PEŞİNDEN KOŞMAYA DEVAM EDECEĞİZ’
Türkiye’nin her geçen gün enerji üretim kapasitesini artırdığına dikkat çeken Bakan Kacır, “Bakın Türkiye enerjide muazzam bir dönüşüm içinde. Türkiye'nin toplam enerji üretim kapasitesi yaklaşık 35 kilovat düzeyindeydi 22 yıl önce. Şimdi 110 gigavata yaklaşmış bir enerji üretim kapasitesinden söz ediyoruz. Bunun yüzde 55’ini yenilenebilir enerji kapasitesi oluşturuyor. Halihazırda güneş enerjisinde 17 gigavat kurulu güce geldik. Hedefimiz 2035 yılına kadar 53 gigavata getirmek. Rüzgarda yaklaşık 12 gigavat kurulu gücümüz var. Hedefimiz bunun 2035’te 35 gigavata getirmek. Bu ne demek? Her yıl bu ülkede 4-5 gigavat güneş ve rüzgar enerjisi kurulumu gerçekleştireceğiz. Az önce ifade ettim. Güneş panellerinde Avrupa'da bir numarayız. Biz hücre üretimlerini de Türkiye'de gerçekleştirmek istiyoruz. Daha yüksek verimliliği olan güneş hücrelerinin geliştirilmesi bütün dünyada ana Ar-Ge alanlarından biri. Rüzgar türbini bileşeni üretiminde Türkiye, Avrupa'da ilk 5 ülke arasında. Önümüzdeki dönemde bu üretim kabiliyetimizi daha ileri düzeylere çıkarmak istiyoruz. Hazırlıklarımızı bu yönde yapıyoruz. Nükleer enerjide Türkiye bir kapasite oluşturuyor. Hali hazırda burada 4 bin 800 megavatlık nükleer enerji santralimiz Akkuyu’da kuruluyor. Ama ikincisini, üçüncüsünü de kurmak durumundayız. 1970’li yıllardan beri Türkiye'de nükleer konuşuluyor. Hatırlayın yakın zamana kadar, ‘Tüm dünya nükleerden vazgeçiyor. Artık kimse nükleer santral kurmuyor. Dolayısıyla Türkiye'nin bu alanlara girmesi yanlıştır’ diyenler vardı. Türkiye ne zaman bu alanda 1970’li yıllardan beri bir adım ilerlemeye çalışsa, bir yolunu bulup bu projeyi engelleyenler vardı. Şu anda Çin’de 10’dan fazla nükleer santral eş zamanlı kuruluyor. Şu anda Amerika Birleşik Devletleri'nde yapay zeka çiplerini besleyecek nükleer santrallerin açılması tartışılıyor. Şu anda iklim değişikliğiyle mücadelede nükleer enerji, temiz teknoloji olarak tanımlanıyor, adlandırılıyor. Dolayısıyla asla bize öğretilmeye çalışılan ezberlere teslim olmayacağız. Biz kendi doğrularımızın, kendi hakikatimizin peşinden koşmaya devam edeceğiz. Türkiye’yi bütün bu alanlarda iddia sahibi bir ülke haline getireceğiz” ifadelerini kullandı.
12:31
FACEBOOK YORUMLAR