EMEP Genel Başkanı Akdeniz, Gebze'deki işçilere desteğe geldi
Sendikal hakları direnen Pulver Kimya işçilerini ziyaret eden EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, "Sendikal haklar ve özgürlükler meselesi bir demokrasi sorunu, aynı zamanda siyasal bir sorun" dedi.
20 Aralık 2022 - 10:58
Gebze'de sendikal hakları için mücadelelerinin 138 gününü geride bırakan Pulver Kimya işçilerine Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Ercüment Akdeniz tarafından ziyaret gerçekleştirildi. Akdeniz'e ziyaretinde EMEP Gebze İlçe Başkanı Yusuf Akar, EMEP Darıca İlçe Başkanı Orhan Kaya ve parti üyeleri de eşlik etti. Heyeti Petrol-İş Gebze Şube Başkanı Eyüp Akdemir, Petrol-İş Gebze Şube Başkan Yardımcıları Şivan Kırmızıçiçek ve Dönmez Aytekin ile beraber Pulver Kimya işçileri karşıladı.
Ziyarette konuşan EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, iktidarın patronlar için anayasal hakları tanımadığını söyledi. Anayasanın sürekli bir biçimde ihlal edildiğini aktaran Akdeniz, "Sendikalarda örgütlenmek, grev yapmak neredeyse deveyi hendekten atlatmaktan daha zor. Ama siz toplu sözleşme hakkı için, yetki almak için, sendikalaşmak için mücadele ediyorsunuz. Başaracaksınız. Ben buna inanıyorum. Zaten önemli bir aşamaya gelinmiş. Ama bunu başarıp içeriye girdiğinizde bu sefer grev yasakları gibi engeller de çıkabiliyor. Onun için bu uzun bir yol. Tabii bu bölgede gerek Gebze'de olsun, gerek Kocaeli'de olsun ciddi bir çaba var. Sürekli bir biçimde yeni üye kayıtları, yeni işyerlerinde yetki alınması... Bu durum Türkiye işçi sınıfına moral oluyor. Bunları arttırmak gerekiyor. En güzeli de işçinin işçiyi örgütlemesi. Zaten buralarda böyle bir gelenek var. Bir fabrikada işçiler başarmışsa hatta yenilmişse bile bir başka fabrikada işçi arkadaşlarını sendikalara üye yapıyorlar. Sendikal örgütlenmeyi büyütüyorlar. Sendikal haklar ve özgürlükler meselesi bir demokrasi sorunu. Türkiye'nin özgürlüğü meselesi. Aslında aynı zamanda siyasal bir sorun bu. Nasıl bir ülkede yaşayacağımızla da ilgili bir sorun" dedi.
Asgari ücret tartışmalarına değinen Akdeniz, "Bütün gözler asgari ücrette, herkes oraya kitlenmiş durumda. Ama işçi arkadaşlara sorarsak 'Ne verirlerse versinler, zamlar durdurulmadıktan sonra çok da bir anlamı olmuyor' cevabını alıyoruz. Üç ay sonra bu para pula dönüyor. Çoluk çocuk yine perişan, ev halkı yine perişan. Böyle bir tablo var. Bizim şimdi söylediğimiz şey şu; insanca yaşamak, insanca çalışmak bütün işçi sınıfının hakkı. Ekonomi büyüyor diyorlar, bankaların karlarını görüyorsunuz. Şirketlerin karlarını, patronların kazançlarını görüyorsunuz. İşçilerin kazançları ise sürekli olarak aşağı doğru iniyor" diye konuştu.
"NİYE ANAYASAYI İŞÇİLER YAPMIYORSUNUZ?"
Siyasetin gündemine de değinen Akdeniz, "Bu hafta meclise bir anayasa değişikliği önerisi geliyor. Şimdi onunla tartıştıracaklar Türkiye'yi. Ailenin değerlerinin durumu ne olacak, başörtüsü ile ilgili durum ne olacak... Yani önemli oranda çözülmüş meseleleri yeniden yeniden önümüze getiriyorlar. Toplumsal kutuplaşma bu tartışmalar ile derinleşiyor. Bizim derdimiz Alevisi, Sünnisi, Türk'ü, Kürt'ü ile bütün işçilerin, bütün emekçilerin, insanca çalıştığı bir ekmek davası. Niye siz anayasayı işçiler çin yapmıyorsunuz?, niye işçiler için tartışmıyorsunuz?. Anayasa taslaklarını da gördük. İktidarın da gördük, muhalefetin de gördük. İki bloktan bahsediyorum. Anayasa taslaklarında bakıyorsunuz, bir sürü şey yazıldı çizildi. AKP döneminde yüzün üzerinde madde değiştirildi. Anayasanın kökü değişti mi değişmiyor. Yamalı bohçalarla anayasa düzelmiyor. Bu anayasanın demokratik bir anayasa olması için önce işçinin emekçinin hakkını güvence altına alması gerekiyor. Bunun başka yolu yok. Anayasalarda bir sürü hak veriyorlar. 'Grev hakkındır ama milli güvenlik sorunu olursa ben o grevi yasaklarım' diyor. Ne anladım ben o haktan. Bu milli güvenliği hep işçiler mi tehdit ediyor. İşçi nasıl tehdit ediyor? Sen 'yerli' diyorsun 'milli' diyorsun bu işçiler senin vatandaşların, senin yurttaşların. Yerli milli diyorsan önce onlar var. Önce onların hakları var. Ama patronların hakları için, talepleri için grevler yasaklanıyor" dedi.
Ziyarette konuşan EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz, iktidarın patronlar için anayasal hakları tanımadığını söyledi. Anayasanın sürekli bir biçimde ihlal edildiğini aktaran Akdeniz, "Sendikalarda örgütlenmek, grev yapmak neredeyse deveyi hendekten atlatmaktan daha zor. Ama siz toplu sözleşme hakkı için, yetki almak için, sendikalaşmak için mücadele ediyorsunuz. Başaracaksınız. Ben buna inanıyorum. Zaten önemli bir aşamaya gelinmiş. Ama bunu başarıp içeriye girdiğinizde bu sefer grev yasakları gibi engeller de çıkabiliyor. Onun için bu uzun bir yol. Tabii bu bölgede gerek Gebze'de olsun, gerek Kocaeli'de olsun ciddi bir çaba var. Sürekli bir biçimde yeni üye kayıtları, yeni işyerlerinde yetki alınması... Bu durum Türkiye işçi sınıfına moral oluyor. Bunları arttırmak gerekiyor. En güzeli de işçinin işçiyi örgütlemesi. Zaten buralarda böyle bir gelenek var. Bir fabrikada işçiler başarmışsa hatta yenilmişse bile bir başka fabrikada işçi arkadaşlarını sendikalara üye yapıyorlar. Sendikal örgütlenmeyi büyütüyorlar. Sendikal haklar ve özgürlükler meselesi bir demokrasi sorunu. Türkiye'nin özgürlüğü meselesi. Aslında aynı zamanda siyasal bir sorun bu. Nasıl bir ülkede yaşayacağımızla da ilgili bir sorun" dedi.
Asgari ücret tartışmalarına değinen Akdeniz, "Bütün gözler asgari ücrette, herkes oraya kitlenmiş durumda. Ama işçi arkadaşlara sorarsak 'Ne verirlerse versinler, zamlar durdurulmadıktan sonra çok da bir anlamı olmuyor' cevabını alıyoruz. Üç ay sonra bu para pula dönüyor. Çoluk çocuk yine perişan, ev halkı yine perişan. Böyle bir tablo var. Bizim şimdi söylediğimiz şey şu; insanca yaşamak, insanca çalışmak bütün işçi sınıfının hakkı. Ekonomi büyüyor diyorlar, bankaların karlarını görüyorsunuz. Şirketlerin karlarını, patronların kazançlarını görüyorsunuz. İşçilerin kazançları ise sürekli olarak aşağı doğru iniyor" diye konuştu.
"NİYE ANAYASAYI İŞÇİLER YAPMIYORSUNUZ?"
Siyasetin gündemine de değinen Akdeniz, "Bu hafta meclise bir anayasa değişikliği önerisi geliyor. Şimdi onunla tartıştıracaklar Türkiye'yi. Ailenin değerlerinin durumu ne olacak, başörtüsü ile ilgili durum ne olacak... Yani önemli oranda çözülmüş meseleleri yeniden yeniden önümüze getiriyorlar. Toplumsal kutuplaşma bu tartışmalar ile derinleşiyor. Bizim derdimiz Alevisi, Sünnisi, Türk'ü, Kürt'ü ile bütün işçilerin, bütün emekçilerin, insanca çalıştığı bir ekmek davası. Niye siz anayasayı işçiler çin yapmıyorsunuz?, niye işçiler için tartışmıyorsunuz?. Anayasa taslaklarını da gördük. İktidarın da gördük, muhalefetin de gördük. İki bloktan bahsediyorum. Anayasa taslaklarında bakıyorsunuz, bir sürü şey yazıldı çizildi. AKP döneminde yüzün üzerinde madde değiştirildi. Anayasanın kökü değişti mi değişmiyor. Yamalı bohçalarla anayasa düzelmiyor. Bu anayasanın demokratik bir anayasa olması için önce işçinin emekçinin hakkını güvence altına alması gerekiyor. Bunun başka yolu yok. Anayasalarda bir sürü hak veriyorlar. 'Grev hakkındır ama milli güvenlik sorunu olursa ben o grevi yasaklarım' diyor. Ne anladım ben o haktan. Bu milli güvenliği hep işçiler mi tehdit ediyor. İşçi nasıl tehdit ediyor? Sen 'yerli' diyorsun 'milli' diyorsun bu işçiler senin vatandaşların, senin yurttaşların. Yerli milli diyorsan önce onlar var. Önce onların hakları var. Ama patronların hakları için, talepleri için grevler yasaklanıyor" dedi.
FACEBOOK YORUMLAR