Büyükakın: "Marmara Denizi'ni bu müsilaj meselesinden kurtarırız"
Marmara Denizi’nde müsilaj probleminin ortadan kaldırılması hedefiyle oluşturulan 22 maddelik eylem planını değerlendiren Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, “Bu çerçeve uygulanması halinde biz Marmara Denizi’ni bu müsilaj meselesinden kurtarırız” dedi.
07 Haziran 2021 - 14:43 - Güncelleme: 07 Haziran 2021 - 14:55
Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Doc. Dr. Tahir Büyükakın, müsilaj istilasının çözümüne yönelik yapılan Marmara Deniz Eylem Planı Toplantısı ve toplantı neticesinde açıklanan 22 maddelik eylem planını değerlendirdi. Eylem planı süresince yapılan çalışmaları özetleyen Büyükakın, “Önce online bir toplantı yapıldı. Toplantıda daha çok akademisyenlerin sunumları dinlendi. Bu nedir? Müsilaj neden oluyor? Engellemek için neler yapılabilir? gibi akademik bakış yapıldı. ardından Marmara Belediyeler Birliğinde bir toplantı daha yapıldı. Oradaki toplantı da daha çok uygulama ağırlıklı bir toplantı oldu. Hepsinin ortak yönü şu, biliyoruz ki bu mikroorganizmalar azot ve fosforu besin kaynağı olarak kullanıyor. Azot ve fosforu deniz ortamından çektiğimizde bu mikroorganizmalar çoğalamayacaklar. Çok fazla çoğalmaların temel sebebi deniz ortamına deşarj edilen azot ve fosforun fazlalığı. Azot ve fosfor kirliliğinin azaltılmasına odaklanalım dedik” dedi.
“İyi ki de fark ettik, daha erken tedbir alacağız”
Azot ve fosforun artmasının sebeplerine değinen Büyükakın, “Bunun bir kısmı evsel nitelikli, kullanılmış atık su deşarjının denize yapılması. Eskiden şöyle düşünülmüş, Marmara’nın dibinde Akdeniz’den Karadeniz’e bir dip akıntısı var. Önceden bilim adamlarının verdiği raporlar doğrultusunda uygulamacılar şöyle düşünmüş. ‘Biz eğer atık suları bir ön arıtmadan geçirir, fiziksel atıkları toplarsak ve derin deniz deşarjları yapan kanallara verirsek buradan Karadeniz’e gider’ demişiz. Bugün de bilim insanları diyor ki, ‘Biz ön arıtma yapmadan, azotu, fosforu, karbonu gidermeden bu suları denize deşarj edersek, besin maddeleri olarak bu mineralleri kullananlar çoğalır denizde. O zaman yapmamız gereken ODTÜ’nin yürüttüğü projede uzman hocamız diyor ki, ‘yüzde 40 Marmara Denizi’ne deşarjı yapılan azot ve fosfor azaltılırsa 5 yılda Marmara Denizi’nin oksijen oranı normale döner. Belki de sıcaklıklar normale döndüğünde müsilajı görmeyeceği. iyi ki de fark ettik, daha erken tedbir alacağız” diye konuştu.
“Yapmamız gereken ileri arıtma sistemleri kurmak”
22 maddelik eylem planının başında arıtma tesislerinde ileri arıtma teknikleri kullanılmaya başlanacağının geldiğine dikkat çeken Büyükakın, "İleri biyolojik arıtmada, azot, fosfor ve karbonu alıyorsunuz. Bizim bu teknikleri uygulamamız gerekiyor. Şu anda Marmara Denizine atık su deşarjının yüzde 53’ü sadece ön arıtma. Azotu, fosforu ve karbonu almadan bu suları denize salıyoruz. Suyu salarken kötü görünmüyor ama bu mineralleri besleyen unsurları denize veriyoruz. Yapmamız gereken ileri arıtma sistemleri kurmak ve ileri arıtmadan geçmeyen hiçbir suyu Marmara Denizi’ne vermemek” şeklinde konuştu.
“Marmara Denizi’ne deşarj standartları belli olacak”
Sanayi tesisleri ve OSB’lerde de önlemlerin arttırılacağına değinen Büyükakın, “OSB’lerin de atıkları var. Oralarda da arıtma tesisleri var. Onların da kontrollü ve denize deşarj kriterleri dikkate alınmalı. Marmara Denizi özel bir koruma alanı olarak düşünülecek. Marmara Denizi’ne deşarj standartları belli olacak. Hatta geri kazanım yoluyla bu suların kullanılması ve denize deşarjının yapılmaması sağlanacak” ifadelerini kullandı.
Marmara uzun vadede tertemiz denize dönüşecek
Tarım ve hayvancılıktan kaynaklanan kirliliğe de değinen Büyükakın, “Eğer doğru gübreleme teknikleri uygulamazsanız, yüzeysel sularda da salma sulama yönetmelerini uygularsanız azot ve fosfor nehirler yoluyla denizlere geliyor. Özellikle Susurluk havzasında buna dikkat etmek gerekiyor. Ergene havzasında da endüstriyel kirliliğe dikkat etmek gerekiyor. Onun haricinde takviye edici unsurlar var tabi ki. Balıkçılık faaliyetlerine dönük olanlar var, belirlenen alanlarda balık popülasyonun çeşitlendirilmesi var. Deniz altında hayalet ağların alınması var. Bence dört dörtlük bir eylem planı çalışması oldu. Bu çerçeve uygulanması halinde biz Marmara Denizi’ni bu müsilaj meselesinden kurtarırız. Daha derinde yatan oksijen kaybı meselesinden kurtarırız. Uzun vadede gerçekten ekosistemin çeşitlendiği balık zenginliğin artığı tertemiz bir deniz haline dönüştürürüz” diye konuştu.
“Sıcaklığın azalması ve toplama çalışmalarımızla ortadan kalkacak”
Marmara’nın eski sağlığına ne zaman döneceği konusunda da bilgiler veren Başkan Büyükakın şu ifadeleri kullandı:
“Yüzeyde gördüğümüz müsilaj, aslında bu müsilaja sebep olan mikroorganizmaların ölü hali. Aslında deniz içinde bunların canlı halleri var. Yüzeydekileri belediyeler olarak toplamaya başladık devam ediyoruz. Salı günü bir eylem gerçekleştirilecek, yüzeydeki bu müsilajın tamamının alınması için 7/24 esaslı valiliklerin koordinasyonunda çalışma yapılacak. Bu güne kadar 200 tona yakın topladık Kocaeli olarak. Bu tabaka sıcaklığın azalması ve toplama çalışmalarımızla ortadan kalkacak.”
“Marmara’nın tamamında bir koruma hassasiyeti gerekiyor”
“Suyun durgunluğu da müsilajın oluşmasının sebeplerinden bir tanesi. Sürekli akıntıların olduğu, durgun denizin olmadığı yerlerde bu yapıyı nadir görürsünüz. Koyların olduğu, körfez yapıların olduğu yüzey hareketlerinin durgunlaştığı yerde müsilaj problemini yoğun bir şekilde yaşandı. Durgun suyun bulunduğu ve sıcaklığın arttığı yerde yoğun bir şekilde buna sebebiyet verdi. Rüzgar yön değiştirdiğinde akıntı da yer değiştiğinde Marmara’nın geneline yayıldı. Oralarda özellikle hassas ve alt hassas bölgeler belirlenecek. Su hareketliliğin daha az olduğu alanlarda denize girilen alanlarda uygulanan hassasiyetle diğer bölgelerde uygulamalar farklı olacak. Daha hassas alanlarda daha büyük hassasiyet olacak. Alt koruma bölgeleri oluşturulacak önümüzdeki günlerde. Marmara’nın tamamında bir koruma hassasiyeti gerekiyor ki eylem planında bunun yapılacağı söylendi.”
“İyi ki de fark ettik, daha erken tedbir alacağız”
Azot ve fosforun artmasının sebeplerine değinen Büyükakın, “Bunun bir kısmı evsel nitelikli, kullanılmış atık su deşarjının denize yapılması. Eskiden şöyle düşünülmüş, Marmara’nın dibinde Akdeniz’den Karadeniz’e bir dip akıntısı var. Önceden bilim adamlarının verdiği raporlar doğrultusunda uygulamacılar şöyle düşünmüş. ‘Biz eğer atık suları bir ön arıtmadan geçirir, fiziksel atıkları toplarsak ve derin deniz deşarjları yapan kanallara verirsek buradan Karadeniz’e gider’ demişiz. Bugün de bilim insanları diyor ki, ‘Biz ön arıtma yapmadan, azotu, fosforu, karbonu gidermeden bu suları denize deşarj edersek, besin maddeleri olarak bu mineralleri kullananlar çoğalır denizde. O zaman yapmamız gereken ODTÜ’nin yürüttüğü projede uzman hocamız diyor ki, ‘yüzde 40 Marmara Denizi’ne deşarjı yapılan azot ve fosfor azaltılırsa 5 yılda Marmara Denizi’nin oksijen oranı normale döner. Belki de sıcaklıklar normale döndüğünde müsilajı görmeyeceği. iyi ki de fark ettik, daha erken tedbir alacağız” diye konuştu.
“Yapmamız gereken ileri arıtma sistemleri kurmak”
22 maddelik eylem planının başında arıtma tesislerinde ileri arıtma teknikleri kullanılmaya başlanacağının geldiğine dikkat çeken Büyükakın, "İleri biyolojik arıtmada, azot, fosfor ve karbonu alıyorsunuz. Bizim bu teknikleri uygulamamız gerekiyor. Şu anda Marmara Denizine atık su deşarjının yüzde 53’ü sadece ön arıtma. Azotu, fosforu ve karbonu almadan bu suları denize salıyoruz. Suyu salarken kötü görünmüyor ama bu mineralleri besleyen unsurları denize veriyoruz. Yapmamız gereken ileri arıtma sistemleri kurmak ve ileri arıtmadan geçmeyen hiçbir suyu Marmara Denizi’ne vermemek” şeklinde konuştu.
“Marmara Denizi’ne deşarj standartları belli olacak”
Sanayi tesisleri ve OSB’lerde de önlemlerin arttırılacağına değinen Büyükakın, “OSB’lerin de atıkları var. Oralarda da arıtma tesisleri var. Onların da kontrollü ve denize deşarj kriterleri dikkate alınmalı. Marmara Denizi özel bir koruma alanı olarak düşünülecek. Marmara Denizi’ne deşarj standartları belli olacak. Hatta geri kazanım yoluyla bu suların kullanılması ve denize deşarjının yapılmaması sağlanacak” ifadelerini kullandı.
Marmara uzun vadede tertemiz denize dönüşecek
Tarım ve hayvancılıktan kaynaklanan kirliliğe de değinen Büyükakın, “Eğer doğru gübreleme teknikleri uygulamazsanız, yüzeysel sularda da salma sulama yönetmelerini uygularsanız azot ve fosfor nehirler yoluyla denizlere geliyor. Özellikle Susurluk havzasında buna dikkat etmek gerekiyor. Ergene havzasında da endüstriyel kirliliğe dikkat etmek gerekiyor. Onun haricinde takviye edici unsurlar var tabi ki. Balıkçılık faaliyetlerine dönük olanlar var, belirlenen alanlarda balık popülasyonun çeşitlendirilmesi var. Deniz altında hayalet ağların alınması var. Bence dört dörtlük bir eylem planı çalışması oldu. Bu çerçeve uygulanması halinde biz Marmara Denizi’ni bu müsilaj meselesinden kurtarırız. Daha derinde yatan oksijen kaybı meselesinden kurtarırız. Uzun vadede gerçekten ekosistemin çeşitlendiği balık zenginliğin artığı tertemiz bir deniz haline dönüştürürüz” diye konuştu.
“Sıcaklığın azalması ve toplama çalışmalarımızla ortadan kalkacak”
Marmara’nın eski sağlığına ne zaman döneceği konusunda da bilgiler veren Başkan Büyükakın şu ifadeleri kullandı:
“Yüzeyde gördüğümüz müsilaj, aslında bu müsilaja sebep olan mikroorganizmaların ölü hali. Aslında deniz içinde bunların canlı halleri var. Yüzeydekileri belediyeler olarak toplamaya başladık devam ediyoruz. Salı günü bir eylem gerçekleştirilecek, yüzeydeki bu müsilajın tamamının alınması için 7/24 esaslı valiliklerin koordinasyonunda çalışma yapılacak. Bu güne kadar 200 tona yakın topladık Kocaeli olarak. Bu tabaka sıcaklığın azalması ve toplama çalışmalarımızla ortadan kalkacak.”
“Marmara’nın tamamında bir koruma hassasiyeti gerekiyor”
“Suyun durgunluğu da müsilajın oluşmasının sebeplerinden bir tanesi. Sürekli akıntıların olduğu, durgun denizin olmadığı yerlerde bu yapıyı nadir görürsünüz. Koyların olduğu, körfez yapıların olduğu yüzey hareketlerinin durgunlaştığı yerde müsilaj problemini yoğun bir şekilde yaşandı. Durgun suyun bulunduğu ve sıcaklığın arttığı yerde yoğun bir şekilde buna sebebiyet verdi. Rüzgar yön değiştirdiğinde akıntı da yer değiştiğinde Marmara’nın geneline yayıldı. Oralarda özellikle hassas ve alt hassas bölgeler belirlenecek. Su hareketliliğin daha az olduğu alanlarda denize girilen alanlarda uygulanan hassasiyetle diğer bölgelerde uygulamalar farklı olacak. Daha hassas alanlarda daha büyük hassasiyet olacak. Alt koruma bölgeleri oluşturulacak önümüzdeki günlerde. Marmara’nın tamamında bir koruma hassasiyeti gerekiyor ki eylem planında bunun yapılacağı söylendi.”
FACEBOOK YORUMLAR