Boğaziçi Hastanesi uslanmıyor!
Erol Polat yazdı
10 Ağustos 2012 - 12:15
Önceki gün, Özel Boğaziçi Hastanesi ile ilgili yaptığımız haberin ardından, İl Sağlık Müdürlüğü ile birlikte, biz hariç tüm gazetelere yazılı bir açıklama yapma gereği duyarak adeta günah çıkaran bu hastanenin hanım müdüresi Nilgün Yönten, aleyhte yaptığımız her haberin ardından geçmişte olduğu gibi dün de aynı nakaratla kendilerine çamur attığımızı belirtmiş…
Bu hatun kişinin kocası da aynıydı!...
O’da, canını sıktığımız için ipe sapa gelmeyecek laflar sarf ederek, çamur attığımızdan dem vurmuştu geçmiş tarihte!…
Kimsenin aleyhinde haber yapmaya gelmiyor !
Yaptığınız an, biz tu kaka, onlar melek oluyor!...
Yahu siz kendinizi sütten çıkmış ak kaşık mı sanıyorsunuz?
Yediğiniz naneleri, geçmişte yazdım !...
Gerek duydum, Yangın Merdiveni rezaletini yazdım !...
Gerek duydum, tüm Türkiye’nin sizinle dalga geçtiği ameliyathanenizdeki kolbastı kepazeliğini ve sizin pişkinliğinizi yazdım!
Gerek duydum, yeni doğum yapmış bir anne ile yavrusunu yatırdığınız odanın duvarlarının rutubetten kabaran boyasını, küflenmiş mantarlaşmış durumunu, böceklerin cirit attığı hallerini yazdım. Bu mudur size çamur atmak, karalamak ?..
Gerek duyursam ve hasıl olursa yine yazarım!..
Taaa ki siz kendinize çeki düzen verene kadar!...
Özel Boğaziçi Hastanesi’nin Mesul Müdürü Nilgün Yönten’in imzasıyla yapılan açıklamada, bizim yaptığımız haberlerde kasıt olduğu ve yazılanların hastanenin karalanmasına yönelik olarak yapıldığına yer verilmiş!...
Bir de o yazıya ek yapılarak;’’Bu gazete hakkında daha öncede olduğu gibi tekzip ve yasal işlemler yapılacaktır. Konu hukuk müşavirimize iletilmiştir…’’denilmiş…
Doğru…
Bunların aleyhinde ben çok haber yapıp yazı yazdım. Bu yazılara karşın Nilgün hanımın dediği gibi onlar da bana avukatları aracılığıyla tekzip metni gönderip dava açacaklarını belirttiler o zamanlar.
İyi de sormak lazım, niçin gazetemize ve tarafıma gönderdiğiniz tekzibi gazetemde yayınlattıramadınız? …Ve gazetem hakkında niçin dava açamadınız?
Oysa ki ben, hastanenizin canına okumuştum!..
Bununla da yetinmeyip hastanenin işletmecisi konumundaki Yakup Yönten’e, ‘’ Sen hiç keten helvanın yanık hallerini bilir misin Yakup efendi? ‘’ başlığıyla bir yazı yazarak hukukcularına da tekzip’in nasıl yazılacağı konusunu izah etmiştim…
Hatta, ‘’ gazetemi ve beni dava edin’’ diye onlara yol da göstermiştim…
Peki niçin gazetemi ve beni dava edemediler?
Çünkü onlarda biliyor ki bu güne kadar aleyhlerinde yaptığımız haberlerin hepsi gerçek!..
Asıl gerçek ise yapılan haberlerin hepsinin kamuoyunu ve vatandaşı ilgilendiriyor olmasıydı…
Şimdi… Yazdıklarımdan dolayı ‘’ dava edeceğiz !’’ diye sağa sola haber salarak bedavadan kabadayılık yapıp sözde haklılıklarını göstermeye çalışıyorlar, eğer bu saatten sonra tüm bunlara rağmen bayan Yönten ve eşi, bana ve gazeteme açmayı düşündükleri davalarından vazgeçerler ise namert olduklarını da kabul etmeliler.
Siz, acil servisinize gelen yaralıdan, başbakan Tayyip Erdoğan’ın bizzat imzaladığı genelgeye rağmen 1.600 TL. ücret isteyeceksiniz, sonra da bu durum gazeteye konu olunca, kendinizle dahi çelişkiye düştüğünüz bir açıklamayı kaleme alarak,’’…… hasta ve yanındaki arkadaşı, hükümetin sağlık politikalarını da yüksek sesle eleştirerek ve tenkit ederek müdahelenin yapılması gerektiği ikazlarını hiçe sayarak hastaneyi terk etmişlerdir’’ diyeceksiniz!...
Bu kadarına da pes yahu!..
Ulan adamın canı yanıyor ve kaza, senin kapının önünde olduğu için sana acil olarak tedavi olmaya geliyor, bu garibandan sen 1.600 TL. istememişsen, niye bağırıp çağırıp hasteneyi de terk edip sonrasında Farabi’ye kadar yol tepsin?
Deli mi bu? Paşa paşa oturur tedavisini yaptırır üstüne bir de size ve çalışanlarınıza teşekkür eder, Farabi Devlet Hastanesi Acil Servisi yerine evinin yolunu tutardı…
Yalandan yere feryad-ı figan etmenin anlamı yok. Çocuk mu kandırdığınızı sanıyorsunuz siz?
Açtırdınız yine benim bayramlık ağzımı!..