Başkan Aktaş'tan 15 Temmuz mesajı!
CHP Darıca İlçe Başkanı Gökhan Aktaş, 15 Temmuz’da yaşanılanlardan ders çıkarılması gerektiğini belirterek CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdarolu’nun ‘Taksim Manifestosu’nu anımsattı. Aktaş, 15 Temmuz’da bir kez daha liyakatin, aidattan daha önemli olduğunun anlaşıldığını söyledi.
15 Temmuz 2021 - 12:04
Sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada milletin bütünlüğüne ve cesaretine dikkat çeken Aktaş, açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Devletin bütünlüğü milletin bağımsızlığı için gözünü kırpmadan şehit olan 249 vatandaşımızı minnetle anıyoruz. Şehit ve gazilerimiz siyaset, tarikat, cemaat ekseninde yönetilen devleti 15 Temmuz gecesi tankların namlusundan kurtarmıştır. Bir kez daha gördük ki liyakat aidattan daha önemlidir. Laiklik bir kez daha önemini göstermiştir. Umuyoruz ki devleti yönetenler buradan ders çıkarmışlardır. Bir kez daha şehit ve gazilerimizi minnetle anıyor demokratik, laik yaşanabilir bir Türkiye ümit ediyoruz. Genel başkanımızın da, Taksim Manifestosundan belirttiği maddeler benimsenmelidir. Bir kez daha hatırlatmak isterim.
YAŞASIN TAM DEMOKRASİ
15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasiye karşı yapıldı. TBMM bombalandı ama bombalar altında parlamento görevini yapmış ve darbeyi püskürtmüştür. Bu darbe girişiminin sorumlularının iç ve varsa dış destekçilerini kınıyor ve lanetliyoruz. Bütün siyasal partiler darbe girişimine karşı çıkmış demokrasi konusunda Türkiye’de tartışmasız ortak payda oluştu. Bu ortak tutum ve anlayış siyasette uzlaşma kültürünün güçlenmesine de katkı vermek zorunda. Her türlü darbeye ve parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak tüm demokratların, demokrasiden yana olanları bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe ne dikta, yaşasın tam demokrasi, demeliyiz ve söylemeye de devam etmeliyiz.
İTİBAR VE HAKLARININ İADESİ KAÇINILMAZ
Demokratik parlamenter sistemimize karşı yapılanan darbe girişimi halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam kazanmıştır. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru bir yolu olarak ortaya çıkmıştır. Demokrasimizin teminatı olan demokratik laik ve sosyal hukuk devleti ilkesini Türkiye için ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlandı. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti bizi çağdaş uygarlığa taşıyacak olan en temel anahtardır. Bu darbe girişimi anayasada yasama yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin demokraside denge ve denetleme işleminin güvencesi olduğunu ortaya koymuştur. Balyoz, Ergenekon ve casusluk gibi davalarda mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi kaçınılmaz olarak tüm siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.
15 TEMMUZ ÜÇÜNCÜ SINIF DEMOKRASİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI BİR TABLO
Bu darbe girişiminin devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini çok açık biçimde ortaya koydu. Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık akrabalık cemaatçilik değil bilgi birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Devleti yönetme yerine devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz. Bu bağlamda, devletin yeniden inşası zorunludur. İnancı kimliği yaşam tarzı ne olursa olsun bu ülkenin güzel insanları bu ülkenin caddelerinde meydanların parklarında özgürce gezebilmelidir. Hiç kimse unutmasın 15 Temmuz darbe girişimi üçüncü sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları üçüncü sınıf demokrasiye değil özgürlükçü demokrasiye yani tam demokrasiye layıktır. Türkiye tümüyle darbe hukukundan arınmalıdır. Devlet kinle öfkeyle önyargıyla yönetilmez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalarak yargılanmalıdır. İşkence, kötü muamele baskı tehdit devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir.”
YAŞASIN TAM DEMOKRASİ
15 Temmuz darbe girişimi parlamenter demokrasiye karşı yapıldı. TBMM bombalandı ama bombalar altında parlamento görevini yapmış ve darbeyi püskürtmüştür. Bu darbe girişiminin sorumlularının iç ve varsa dış destekçilerini kınıyor ve lanetliyoruz. Bütün siyasal partiler darbe girişimine karşı çıkmış demokrasi konusunda Türkiye’de tartışmasız ortak payda oluştu. Bu ortak tutum ve anlayış siyasette uzlaşma kültürünün güçlenmesine de katkı vermek zorunda. Her türlü darbeye ve parlamenter sistem üzerindeki her türlü vesayete karşı çıkmak tüm demokratların, demokrasiden yana olanları bu ülkeye namus borcudur. Hep birlikte ve her zaman ne darbe ne dikta, yaşasın tam demokrasi, demeliyiz ve söylemeye de devam etmeliyiz.
İTİBAR VE HAKLARININ İADESİ KAÇINILMAZ
Demokratik parlamenter sistemimize karşı yapılanan darbe girişimi halkın direnme hakkını kullanmasıyla ayrı bir anlam kazanmıştır. Direnme hakkı demokrasiyi korumanın meşru bir yolu olarak ortaya çıkmıştır. Demokrasimizin teminatı olan demokratik laik ve sosyal hukuk devleti ilkesini Türkiye için ne kadar yaşamsal olduğu bir kez daha kanıtlandı. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti bizi çağdaş uygarlığa taşıyacak olan en temel anahtardır. Bu darbe girişimi anayasada yasama yürütme ve yargı olarak yer alan güçler ayrılığı ilkesinin demokraside denge ve denetleme işleminin güvencesi olduğunu ortaya koymuştur. Balyoz, Ergenekon ve casusluk gibi davalarda mağdur edilen insanların itibar ve haklarının iadesi kaçınılmaz olarak tüm siyasal partilerin gündeminde olmak zorundadır.
15 TEMMUZ ÜÇÜNCÜ SINIF DEMOKRASİNİN ORTAYA ÇIKARDIĞI BİR TABLO
Bu darbe girişiminin devlet yönetiminin liyakata dayanması gerektiğini çok açık biçimde ortaya koydu. Devletin yapılanmasında siyasal yandaşlık akrabalık cemaatçilik değil bilgi birikim ve deneyim gibi ilkeler esas alınmalıdır. Devleti yönetme yerine devleti ele geçirme anlayışını tarihe gömmeliyiz. Bu bağlamda, devletin yeniden inşası zorunludur. İnancı kimliği yaşam tarzı ne olursa olsun bu ülkenin güzel insanları bu ülkenin caddelerinde meydanların parklarında özgürce gezebilmelidir. Hiç kimse unutmasın 15 Temmuz darbe girişimi üçüncü sınıf demokrasinin ortaya çıkardığı bir tablodur. Bu ülkenin insanları üçüncü sınıf demokrasiye değil özgürlükçü demokrasiye yani tam demokrasiye layıktır. Türkiye tümüyle darbe hukukundan arınmalıdır. Devlet kinle öfkeyle önyargıyla yönetilmez. Darbe girişiminde bulunanlar hukuk içinde hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalarak yargılanmalıdır. İşkence, kötü muamele baskı tehdit devleti darbecilerle aynı duruma düşürür. Buna izin verilmemelidir.”
FACEBOOK YORUMLAR