SOSYAL AĞLAR YENİ OKULLAR MI?
Dünyada ülkeler kendi ulusal çıkarları için eğitim programı yapar.
Fakat ulusal düzeyde bir eğitim programı uygulanabilir mi ?
Ulusal düzeyde
" düzeyli eşitlik"
sağlanıyor mu?
Aileden ve okullların eğitimi sürecinden birey, toplumsal işgücü zeminine hazırlanıyor. Küresel ekonomi ve düzencileri,iktidarları düzenleyenler nasıl bir toplumsal yapı,nasıl bir iş gücü düşünüyorsa ona uygun ulusal eğitim programları da yapıyor.
Önemli olan her sahada ihtiyaç duyulan nitelikli , kaliteli ,verimli,işinin ehli insan gücünü yetiştire biliyor muyuz?
İnsanlar geleceklerin de yaşamlarını idame ettirmek için okuyor ve sonuçta aldığı eğitimin alanında çalışarak toplumsal işgücüne katılmak istiyorlar.
Bunu başarabiliyor muyuz?
Nitelikli mezunlar ve buna uygun düşen adaletli istihdam var mı?
Yoksa dünyanın her yanında ucuz iş gücü ile sömürü düzeninde katmer katmer kar hırsına kurban edilen insanlık mı?
En demokratik geçiren ülkelerde dahi elbette sömüren ve sömürülen;
ezen ve ezilen var.
Kapitalizmin adı,ruhu bu.
Buna uygun eğitim sistemleri inşası da kendilerince normal.
Peki Dünya dediğimiz gezegen nereye gidiyor? Bu eğitimlerle bu yönetimlerle bu kar hırsı ile ne olacak sonumuz?
Dünya ve Dünya kaynaklarını hoyratça ve üretmeden fazlasıyla tüketerekneyi üretip,
tüketim icin neyi
pazarlayacağız?
Günümüzde Dünya,
sosyal ağların okulu oldu.
Her şeye ;emeksiz,masrafsız erişimin keyfi, beraberin de "teknolojik köleliği"de
dayattı.
Bunu da modern çağın dijital evresi,sosyal
kodlama olarak yaşamımızın merkezine oturttuk.
Böylece herkes bir sosyal ağın parçası oldu. Fakat ne için,niye olunduğu bilinmeli ve güne güvenilir olmalı konusuna dahi kafa yorulmadı...
Sosyal ağlar bir işi gerçekleştirmenin verimli yoludur fikriyle insanlar önce kendilerinden sonra birbirlerinden ayrıldı.
Ve insan yalnızlaştı. Sosyal ağlar artık bebeklik ve küçük yaştan teknoloji tabanlı aygıtlarla ,insanların hayatında yer almaya başladı.
Fakat toplumsal ve psikolojik ihtiyaçları karşılamayan bu süreç insanları ,insanlıktan da uzaklaştırdı.
İnsanın toplumsal ve sosyal varlık meziyeti giderek azalmakta ve yok olmaktadır.
Ilgisizlik, iletişimsizlik giderek sevgisizlik ve de seviyesizlikle kucaklaşır olduk... Sosyal ağda takipçileriniz,dost diye tanımladıklarınız gerçekte dostunuz olamamıştır.
Ortak çıkarları korumak üzere, yalnızca sosyal ağ paylaşımcıları olarak kalırlar.
Dostça sevgi ve ilgilenmek bunun ötesidir...
Toplumsal gelişimde aile elbet önce gelir sonra topluluklar.... Topluluğun kendisine hizmet eden kurumsal yapılar ise daha sonraki evredir...
Kralın (egemen güç)
borusunun ötmediği yerlerde insanlar kendi isteklerine göre yaşardı. Şimdiki modern dünyanın Kralları herkesçe biliniyor...
Peki bu kralları baş eden,alkışlan ve de destekleyen geniş kitleler dönüp ne diyor kendisine?
Bu yaklaşım, söylemler hangi eğitim süreçlerinin sonuçlarıdır?
Hangi yetişme tarzlarının çıktılarıdır.
Dünyalılar,katillerine aşık olma sendromunu mu yaşıyor?
Kurumlar ve sosyal ağlar (gerek okullarda gerekse işyeri merkezlerinde) gençleri ve yaşlıları yaşamından yalıtarak kuşaklar arası ilişki ve iletişimi de yok etmiştir. Çünkü sosyal ağlarla tatminkar bir toplumsal hayat asla oluşamaz... Toplumsal yaşama, dayanışmaya, birliğe; ortak akıla ,kolektif çözüme giderek hızla yabancılaşan insanlar ile nasıl bir gelecek inşa edeceğiz ?
Toplumların yaşamı dizayn edenkurumların sınırlılıkları, yaptırımları ve sosyal ağın içeriği ile kodlandıkça insan geleceği giderek daha fazla tehdit altındadır.
Bu mekanizmaların tek amacı ;düzenlemek,
denetlenmek ve tek tipleştirmekdir... Yaşamımızın kaynağını ailemizden, toplumsal yapılara ve giderek kurumlara simdilerde sosyal ağlara devreder olduk.
Sonuçta makineyi kendimize Kral ilan ettik. Her kurumun ilk hedefi hayatta kalmak ve gelişmektir .
Son 150 yıldır kurumsal eğitimin ana amacı; insanları ekonomik başarıya hazırlamaktır.
Kendi anlamınızı keşfetmek kadar kendinize inandırıcı bir amaç bulmak da eğitim kavramını büyük ölçüde tanımlar ...
Çocukları gerçek dünyadan kopararak,
sanal dünyanın sosyal ağ mahkumları haline getirerek peki bunu nasıl sağlayacağız?
Çağımıza has okullar ve kurumsal yapılar; ana baba ile çocuklar arasındaki etkileşimin iletişimin birbirleriyle yakınlaşmanın, birbirlerinin yaşamlarına duyarlı olmalarının sahici ve samimi ilginin, sevginin , ortak zamanı kullanabilme, ortak iş yapabilme ortak zamanı kullanabilme değerlerinden yoksun bırakmaktadır.
Herkes kendi sosyal ağında Sörf yapıyor.
Bir koşuşturmadır yaşam içerisinde gidiyoruz ve ne istediğimizi bilmiyoruz. Ailelerin çocuklarla mantıklı fikirler, deneyimler paylaşıma okullar zaten el koymuştu, şimdi bir de sosyal ağlar el koydu. Aile içi samimi yaratıcılık yok oldu .
Ve giderek aile ilgisizliği hepimizin gerçeği haline geldi.
Eğitim ;insana uyumlu, özgür ruhunu vermek, yaşamımızın değerlerini keşfetmek, bireyi Özgür bırakmaktır. Artık okuldan , okul içeriğinden,işleyişinden
yöntemlerinden daha ziyade ;çocuklar-gençler
"sosyal ağ takipcisi"
oldular.
Kendilerini orada bir yerlerde avutuyorlar.
Hem de bir çok bilinmedik içinde çırpınarak...
Sosyal ağ balıkları oldu yeni kuşaklar...
Gerçeğimiz:
Sosyal Ağlar Yeni Okullar mı? oldu...