Şükrü Saraçoğlu ve bakan çocukları

EROL POLAT

Türk olup da ihanet cenderesinden bir türlü sıyrılamayan ve her daim bu ihanet olgusunun dürtüsünü kıçında hissedenler ile aşağılık kompleksinden kurtulamayan ve bu nedenle de her platformda, her fırsatta Türk’e karşı duydukları nefreti dile getirenler, şimdi de Şükrü Saraçoğlu üzerinden  bu millete vurmaya başladılar…
1942 yılında hükümeti kurmakla görevlendirilen ve bu ülkenin başbakanlığını yapmasının yanı sıra bir çok bakanlık yapan, dahası 17 yıl boyunca da Fenerbahçe’nin başkanlığını yapan Şükrü Saraçoğlu’na şimdilerde ‘’Faşist’’ damgası vurulup isminin Fenerbahçe Stadından silinmesi isteniyor!..
Kimler mi istiyor?
Önce, Türk asıllı olduklarını söyleyen ve İsrail’de yaşamlarını sürdüren bir grup Yahudi, sonra da içimizdeki hainler!...
Neden mi?
Saraçoğlu’nun Başbakan iken, "Biz Türk'üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir.” Şeklinde konuştuğu ve sonrasında da "Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak, Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz." dediği için… 
Yazılarının büyük bölümünde Mustafa Kemal Atatürk’ü aşağılayan, ilkelerini çarpıtan ve bu dahi adamı olağanlaştırarak sürekli olarak küçümser sözler sarf eden yandaş kalemlerden  Sabah Gazetesi’nin köşe yazarı Engin Ardıç’da böyle bir durumdan kendisine vazife çıkartarak gündeme balıklama atlamaktan geri kalmıyor elbette!..
 
Bilmeyenler için işte Şükrü Saraçoğlu;
İzmir’in işgali sırasında yurtdışında olan Saraçoğlu,’Bana ne ya, oradakiler düşünsün’’ yerine bir yük gemisinin ambarına kaçak olarak binerek memleketine gelen ve vuruşa vuruşa İzmir dağlarında çarpışan Milli Mücadele kahramanıdır Saraçoğlu…
Bu gün bazı bakanlar, bürokratlar ve onların çocukları rüşvet, kara para aklama ve görevi kötüye kullanma suçlarıyla hesap verirken ve de stadyumların VİP Tribünleri o bakanların tayfasıyla doldurulurken 1942’nin başbakanı ve Fenerbahçe’nin o tarihteki başkanı Şükrü Saraçoğlu’nun çocukları önceki yıllarda şunları söylüyordu;
"Sene 1942... Babam Başbakan. Üstelik, Fenerbahçe Başkanı... Ankara'dayız, Fenerbahçe'nin Ankara'da maçı var. Kardeşim ve dayımla birlikte maça gitmek istiyoruz ama, havamız olsun diye bizi babamın götürmesini istiyoruz.  Babamdan çekindiğimiz için de söyleyemiyoruz, anneme söylüyoruz. 
Annem babama iletiyor, çocukları maça götür diye... 
Babam 'peki' diyor. 
Hep birlikte Başbakanlık makam aracına biniyoruz, stada geliyoruz. 
Şeref Tribünü'ne oturup, maçı en güzel yerden seyredeceğimizi düşünürken... 
Babam şoföre sesleniyor, 'şurada dur' diyor, cüzdanından para çıkarıyor, dayıma veriyor, 
sonra da, haydi çocuklar gişenin önüne geldik, gidin biletinizi alın diyor!" 
Yani, koskoca başbakan,  başkanı olduğu Fenerbahçe  Futbol Takımı’nın maçına gitmek isteyen oğluna aynen şunu demek istiyor;
"Avanta yok, parasını ödeyeceksin!... " 
... Ve yıllar yılları kovalıyor, başbakanlar, başkanlar değişiyor.. Bir hafta sonu yine Kadıköy’de Fenerin maçı var Faruk Ilgaz, giriş için stada yaklaşıyor… Bilet kuyruğunda elinde baston yaşı hayli ilerlemiş bir adam gözüne çarpıyor, yanına yaklaşıyor bakıyor ki, o da ne? Şükrü Saraçoğlu…
Yıllar geçmesine rağmen çocuğuna avanta bilet dahi vermeyen başbakanın fikri yine de değişmiyor. Yalvar yakar, zorla Şeref Tribünü’ne çıkartılan mücadele yıllarında kanla, barutla yoğrulan Şükrü Saraçoğlu’nun ve çocuklarının boğazından haram lokma geçmezken, Fenerbahçe’nin ve bu milletin çıkarlarını ailesinden üstün tutan bu adamın adı şimdi birilerince silinmek isteniyor…
İşte 3-5 Yahudi ve Engin Ardıç’ın ‘’Faşist’’ ve ‘’Kafatasçı’’ diyerek, isminin kaldırılmasını istedikleri Şükrü Saraçoğlu bu…
Bilmeyenlere ithaf olunur…