Suriyeliler

Klavye üzerinden bedava kabadayılık yapanlar, çok istiyorlarsa evlerinin bir odasını bunlara açsın..

p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 14.0px Times; color: #001e57} p.p2 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 14.0px Times; color: #001e57; -webkit-text-stroke: #232323} p.p3 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 14.0px Times; color: #001e57; -webkit-text-stroke: #232323; min-height: 18.0px} p.p4 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 14.0px Times; color: #001e57; -webkit-text-stroke: #000000} p.p5 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 14.0px Times; color: #001e57; -webkit-text-stroke: #000000; min-height: 18.0px} p.p6 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 22.0px Times; color: #ce1c00; -webkit-text-stroke: #ce1c00; min-height: 28.0px} p.p7 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; font: 18.0px Times; -webkit-text-stroke: #ce1c00; min-height: 23.0px} span.s1 {-webkit-text-stroke: 0px #000000} span.s2 {font-kerning: none} span.s3 {font-kerning: none; -webkit-text-stroke: 0px #232323} span.s4 {font-kerning: none; -webkit-text-stroke: 0px #ce1c00}

Bolu’nun çiçeği burnunda belediye başkanı CHP’li Tanju Özcan, göreve gelmeden önce seçmenlerine verdiği sözü tutarak, Suriyeliler’e belediye eliyle yapılan yardımları kesti. Kimilerince bu karar doğruydu, kimlerince ise yanlışın daniskasıydı…

Biraz önce bir röportajını okudum.

Diyor ki; 4 ayrı kurumdan para desteği alıyorlar; sosyal hizmetler, sosyal yardımlaşma, belediyeler ve Kızılay. Bolu'da en şık onlar giyiniyor, en rahat onlar yaşıyorlar. Bu dört kurumun da birbirinden haberi yok. Yani biz belediye olarak hangi mültecinin hangi kurumdan yardım aldığını bilemiyoruz, onlar da bizimkileri bilemiyor…

Aslında insanın tam da bam teline basıldığı bir cümleyi de ekleyince kendimce hak  veriyorum Tanju Özkan’a..

Devam ettiği konuşmasında şunu söylüyor başkan; Benim içim sızlıyor, bu misafirlik fazla uzadı. Burada gördüğüm bir olay var, unutamıyorum. Yaşlı bir teyze, eksi 10 derecede kaldırıma oturmuş yağ-yoğurt satıyordu, karşısında da bu arkadaşlar, hepsi de çok sağlıklı, genç, bankamatik önünde sıraya girmişler, tıkır tıkır paralarını alıyorlardı. Bu vicdani değil. Türkiye'de artık bir tartışmanın başlaması gerektiğini düşünüyorum…

 

Daha önceden Darıca’daki Suriyeliler ile ilgili kaleme aldığım, ‘’ Suriye’ye gitmeye gerek yok, sahile inin…’’ başlıklı yazımda;  Kimi Suriyeli tosuncuklar, guruplar halinde Arz-ı Endam eylerken,  çok gerilerdeki hatunlar da kendilerine özgü giydikleri şıkır şıkır kıyafetlerle bir mankenin zarafetini aratmıyorlar neredeyse… 

 

‘’Vay be !’’ diyesi geliyor insanın…

Bu memleketin her evladı neredeyse bir ekmeğinin yarısını gariban Suriyeliler ile paylaşırken, kulakta volkmen, bilekte altın künye, parmakta yüzük, boyunda kolye ve üzerlerine giydikleri ünlü markalara ait spor kıyafetlerle kasım kasım kasılarak dolanan bu tosuncuklar adeta bıyık altından gülerek bizleri enayi yerine koyuyor gibi geldi bana…’’   Şeklinde yorumda bulunmuştum..

 

Bir kere elma ile armutu birbirinden ayırmak gerek; Yani, kim nereden, ne kadar yardım alıyor onun tespiti olması gerek. Ayrıca bu arkadaşların bir çoğunun eli ekmek tutuyor ve bir yerlerde çalışıyor, kimseye muhtaç değil, bu durumdakilere de sosyal yardımda bulunmak bizdeki yoksula ihanet sayılmaz mı? 

Mültecilerin içinde maddi durumu iyi olan, zengin, hatta çok zengin olanları da var elbette ki… Bu arkadaşlar, neden kendi vatandaşına destek vermiyor? Onun da hesabı kitabı yapılmalı.. Yani,’Tarlada bostan, yan gel yat Osman’’ olmamalı…

Ha buna rağmen, halâ, klavye başında bedavadan kabadayılık yapan arkadaşlar, çok istiyorlarsa maaşlarının yarısını bağışlasınlar. Ya da evlerinin kapılarını açıp bir odalarını onlara tahsis etsinler.

Bu iş artık kabak tadı vermeye başladı..