NASIL BİR GELECEĞE GİDİYORUZ? (2)
"Böyle gelmiş böyle gider" yaklaşımı yüzyıllardır, insanlığın devrimci gelişimini yok saymak olur ki basit bir yaklaşımdır.
p.p1 {margin: 0.0px 0.0px 6.0px 0.0px; line-height: 17.0px; font: 14.0px Times; color: #1d2129; -webkit-text-stroke: #1d2129} p.p2 {margin: 0.0px 0.0px 6.0px 0.0px; line-height: 17.0px; font: 14.0px Times; color: #1d2129; -webkit-text-stroke: #1d2129; min-height: 18.0px} p.p3 {margin: 0.0px 0.0px 0.0px 0.0px; line-height: 17.0px; font: 12.0px Times; color: #1d2129; -webkit-text-stroke: #1d2129} span.s1 {font-kerning: none}
Günümüz toplumunda bir kısım insanlar ,geleceğin olmadığına inanıyor.
Dünya'nın sonu ya da Kıyamet yakın.
Dünya son felaketine hızla yol alıyor.
Mısırlı bir rahibin bir taş kitabede ki sözü, beş bin yıl öncesinden hem de: dünyanın sonu geliyor çünkü çocuklar ana babalarını saymıyorlar.derdi.
Oysa dünya ve evrendekiler de değişiyor,dönüşüyor.Bazı canlı türleri yerini,
yeni canlı türlerine bırakıyor.
Aynı zamanda ;anasını ,babasını sayarak büyüyen aileler ve çocukların da yeni dalga da yeniden yoğrulduğu apayrı bir gerçek.
Eğer yarının toplumu bugünün biraz gelişmiş ve genişlemiş haliyse fazla endişeye gerek yoktur denilebilir.
Fakat durumun bu olmadığı bilinen gerçekliktir. Yani ne kıyamet yakın ne de 3.dalga uzaktır.
Böyle gelmiş böyle gider yaklaşımı yüzyıllardır, insanlığın devrimci gelişimini yok saymak olur ki basit bir yaklaşımdır.
Yeniden her alanda devrimci oluşum zihinlerimizi ve iradelerimizi özgürleştirecektir.
Bu gün bir çok ülkede 2.ve 3.dalga çatışmaları
sosyal gerilimlere,tehlikeli çatışmalara ve yeni politik dalgalanışlara neden olurken;geleneksel
sınıf,ırk,cinsiyet,grup ve bölge ayrımları gölgede kalıyor.Atı alan Üsküdar'ı geçiyorve ürettikleri tüm gezegeni yeni haliyle kuşatıyor.
Bilinir ki eskiden emperyalist işgaller;
topla ,tüfekle askeri güçle yapılirken şimdi yerli işbirlikçi ,oligarşik yönetimlerle emellerine ulaşıyorlar.Eğitimde,kültürde,ekonomide oynadıkları oyunlarla zemini oluşturuyorlar.
Buna da giderek ihtiyaç duyulmadan ekonomik,sosyal,teknolojik devrimler ve sonucu yaratılan pazar alanı ile kendi sahasıni oluşturuyor.
Siyasal kamp dònemi soğuk savaş döneminin nostaljiik anılarında romanlara dayanak oldu.
İlericiyi gericiden,dostu düşmandan,inananı inanmayandan ayırmak zorlaşınca eski kutuplaşmalar ve koalisyonlar dağıldı.
Bireyci gelişim ;kapitalizmin çarklarında tüket tüket sen mi kurtaracan ,bir kere geldin dünyaya, işine bak ,dümenini iyi belirle, her gelen ağam paşam, sana mı kaldı hak ,hukuk herkes kendini düşünsün ,akıllı ol para kazan .
..........
Oysa komşusu açken tok yatmaması gereken nesil, nasıl böylesine vurdum duymaz oldu.
Bu kadar maddeye tapınma ,çıkar ilişkilerini her türlü insani değerlerin önüne koyma kime yaradı?
Niye en çok depresyon ilaçları satılır oldu?
Tamam gelişme,ilerleme,devrimci atılımlar olsun da bunu insanlık adına daha da iyi insan,toplum,ulus,dünya olma adına örgütleme ahlakını geliştirelim.
Çatışan dalgaların yarattığı çekişmeleri anlarsak geleceğin seçeneklerini daha net kavrar;bizi etkileyen toplumsal ve politik
güçlerin açmazlarını da anlarız.
Her birimiz görünüşte ne kadar önemsiz olsak da yaşanmış,yaşanan ve yaşanacak tarihin
hem tanığı hem de canlı bir parçasıyız.
Bu değişim dalgaları ;birey olarak her birimizi,ailemizi,işimizi,toplumsal ilişkilerimizi,dünyayı değerlendirmemizi ,
ahlaki değerlerimizi,politik bakışımızı elbette etkiliyor.
Ne yapacağız peki?
Endüstri uygarlığının son dònemlerini kimin yöneteceğini değil ,onun yerini alacak/almaya başlayan(3.dalga) yeni uygarlığı kimlerin şekillendireceğine kafa yormalı ve hazırlıklı olmalıyız.
Bunun için enerjimizi ve ilgimizi günlük kısır çekişmelerin ötesinde ;nelerin yaşandığına, gelecekte bizi nelerin beklediğine kafa yormalıyız.
10 -15 yıl sonra çocuklarınız veya torunlarınız
işte evleneceğim ROBOT GELİN/
ROBOT DAMAT derlerse şaşırmayasınız.
*( Devam edecek )
Kaynak:ALVIN TOFFLER
ÜÇÜNCÜ DALGA