Müdüre hanım, polis memurlarını uyarmıyor mu?
Darıca Emniyet Müdürlüğü'nde görevli bir kaç polis memurunun sırf egosunu tatmin etmek için, hem de şu süreçte vatandaşın huzurunu ve moralini bozmaya hakkı var mı ? Sürekli tekrar edilegelen bu sorunun üstesinden neden gelinmiyor. Bu arkadaşlara halka nezaket kuralları çerçevesinde hareket etmeleri gerektiği anlatılmıyor mu ?
Darıca'da görev yapan bazı polis memurlarının son zamanlardaki denetim ve uygulamalarda takındığı keyfi davranış ve tutumunu ben de dahil bir çok vatandaş tasvip etmiyor. Bu, bir kere böyle biline...
Darıca'daki egosu tavan yapmış bazı polisler, vatandaşın can ve mal güvenliğinden sorumlu birer devlet memuru olduğunu unutarak kendisini bir devlet gibi görüp, ''Ben devletim'' düşüncesiyle hareket ediyor !..
Yıllar öncesinden kalan böyle bir anlayışın hâlâ geçer akçe olduğunu düşünen bir iki polis memurunun hata yapma olasılığı da bu nedenle kaçınılmaz oluyor...
Kaldı ki, eğer polis 'devlet' ise, diğer kamu kuruluşlarında çalışanlarda mı 'devlet' oluyor ? Eğer geçekten tüm kamu personeli çalışanları da 'devlet' ise, geriye kalan vatandaşlar kendisini 'devlet' olarak görenler tarafından itilip kakılmalı mı?
Geçtiğimiz aylarda tam da müşterilerin olduğu saatlerde bir düğün salonuna coplarla giren ve mekanın sahibi Ali Şen'i derdest yapmak suretiyle karakola götüren polis memurlarının bu tutumunu kim ne derse desin ben kabül etmiyorum. Zira yaka paça götürülmek istenen kişi bu kentte uzun yıllardır esnaflık yapmakla birlikte aynı zamanda Karslılar Derneği'nin de başkanı, elbette ki yüklendiği misyon Ali Şen'e ayrıcalık statüsü kazandırmaz, ancak basit bir olay nedeniyle kimse de bu kişiye potansiyel bir suçlu muamelesi de yapamaz.
Tecrübeli ve yeteri kadar donanımlı bir devlet memuru, işi içinden çıkılmaz hallere sokmak yerine, herkes tarafından bilinen bir esnafı üstelik bir dernek başkanını, haksız dahi olsa, o kadar kişinin önünde rencidee etmek yerine kibarca '' Ali bey, biz çıkıyoruz, ancak lütfen siz de bir kaç saat içerisinde karakola gelip ifade verin'' şeklinde yaklaşsaydı, Ali Şen, kaçacak mıydı ? Kaldı ki neden kaçsın ki ? Kaçmasını gerektirecek bir suç işlememiş ki!.. Ancak bir iki polisin egosu nedeniyle takviye ekip çağrıldı ve Ali Şen'in mekanı coplarla basıldı !
Oldu mu peki ?
Tabii ki hayır !
Diğer yandan, üzülerek belirtmeliyim ki geçtiğimiz günlerde benzer bir durum daha yaşandı !.. Maske takıp takmama konusunda Ardahanlılar Derneği başkanı Bülent Işık' da toplum içerisinde küçük düşürülmek suretiyle aynı kafadaki polis memurları tarafından karakola götürülmek istendi. Üstelik, götürüldükten sonra kendisinin ifadesine göre, şeker hastası olmasına rağmen 4 saat boyunca tutulduğu karakolda bir bardak su dahi verilmemiş.
Polisin haklı olduğu veya haksız olduğunu irdelemek yerine, tutumundaki yanlışlığı dile getirme çabasındayım. Örnek verdiğim her iki kişiye de azılı suçlu muamelesi yapmanın işgüzarlıktan başka bir şey olmadığını anlatıyorum ...
İşin tuhaf yanı ise, Kocaeli genelindeki tüm ilçelerde sadece Darıca'da böyle olayların tezahürü canımı da sıkmıyor değil hani...
Öyle ya, diğer ilçelerde görev yapanlar polis değil de, sadece bizimkiler mi polis ?
Demek ki o ilçelerde görev yapan polisler, vergisini veren dürüst ve sade vatandaşa nasıl davaranılacağı konusunda idarecileri tarafından verilen brifing ve eğitimler sayesinde yeteri kadar bilinçlendirilmişler !..
E bizimkilere başındaki amir neden vatandaşa daha kibar ve ılımlı davranılması konusunda telkinlerde bulunmuyor, bulunuyor ise neden sürekli olarak bu tatsız olaylar meydana geliyor ? Pandemi nedeniyle zaten canı burnunda olan vatandaşa neden böyle bir muamele reva görülüyor?
Bu yazıyı sadece bir gazeteci olarak değil, aynı zamanda bu kentte 10 yılı aşkın süredir İlçe İnsan Hakları Kurulu üyesi olarak da yazıyorum. Demokratik toplumlarda İnsan Hakları konusunun önemini sanırım anlatmama gerek yok. Türkiye'de demokrasiyle yönetildiğine göre, Karslılar Derneği Başkanı Ali Şen ve Ardahanlılar Derneği Başkanı Bülent Işık'ın haklarının ihlal edilmesi hangi insanlığa sığıyor ?
İnsan Hakları Kurulu Üyeleri'nin görevi, sadece nezarethaneleri, hastaneleri denetlemek değil, aynı zamanda, İdarenin uygulamalarında vatandaşlara hoşgörü ve nezaketle yaklaşılmasını sağlamak için gerekli çalışmaları yapmak da var.
Pandemi salgın sürecini atlattıktan sonra İlçe İnsan Hakları Kurulu'nun ilk toplantısında o kurulun bir üyesi olarak Kaymakam Kara'ya, kamu görevi yapan yöneticilerin ve memurlarının vatandaşlara hoşgörü ve nezaketle yaklaşması konusunda bir çalışma başlatması ve bir an önce düğmeye basması noktasında ısrarcı olacağım...
Polis, bizim gururumuz olduğu kadar aynı zamanda göz bebeğimiz, ancak yanlış yapma konusunda ısrarcı olan, giydiği üniformasını, işinde gücünde olan namuslu dürüst vatandaşlara karşı bir silah gibi kullanan, yetki ve selahiyetlerini kendi egosu için zorlayan bir kaç kişi yüzünden bu teşkilata gölge düşürülmemesi için tüm millet olarak uğraş verirken, bilnimeli ki, vatandaşın huzuru için uğraş veren dürüst polislerin hakkını da kimseye yedirmeyiz.
Kendi egosunu tamin etmek için giydiği anlı şanlı üniformayı kullanarak bunu bir hak gibi görmeye çalışanların ayıklanması için bu kentin yöneticileri, idarecileri, STK ve derneklerin temsilcileri, üzerine düşeni yapmayı bir görev edinmelidir...
Hem de hiç vakit geçirmeden,
Hem de acilen...
Aksi halde, bu veya buna benzer can sıkıcı olaylar, çok daha fazla vatandaşın tepki göstermesine neden olacaktır.