Gazeteci Güngör Arslan cinayetinin ilk duruşması yapıldı
İZMİT'te gazeteci Güngör Arslan'ın öldürülmesiyle ilgili 10'u tutuklu 14 kişinin yargılandığı davanın ilk duruşmasında mahkeme heyeti, tutuklu 4 sanığın tahliyesine karar verdi. Arslan'ın eşi Suna Arslan "Güngör Arslan sadece bir gazeteciydi. Bu kentteki tüm ilişkileri yazardı. Sadece şunu diyorum; bu bir gazeteci cinayeti. Arkasında başka insanlar da var." dedi.
İzmit'te yerel bir internet haber sitesinin sahibi gazeteci Güngör Arslan, 19 Şubat günü ofisinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Arslan'ı öldüren Ramazan Özkan, olaydan birkaç saat sonra yakalanarak, tutuklandı. Yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan Burhan Polat, Can Yılmaz, Emrah Yıldırım, Ersin Kurt, Ferhat Yıldırım, Hasan Emre Çelik, Özgür Taşkıran, Kadir Yıldırım ve Ramiz Saatçi çıkarıldıkları mahkeme tarafından tutuklanırken, A.Y., E.T., E.Y. ve Y.B.'nin tutuksuz yargılanmasına karar verildi. Olayla ilgili ilk duruşma, bugün Kocaeli 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü. Yaşanan yoğunluk nedeniyle Kandıra Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi içerisinde bulunan salonda görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Ramazan Özkan, Burhan Polat, Can Yılmaz, Emrah Yıldırım, Ersin Kurt, Ferhat Yıldırım, Hasan Emre Çelik, Özgür Taşkıran, Kadir Yıldırım ve Ramiz Saatçi, tutuksuz sanıklar, A.Y., E.T., E.Y. ve Y.B., avukatlar ve öldürülen Güngör Aslan'ın yakınları katıldı.
'CAMLARI KIRIP GAZETEYE ZARAR VERİP, YAKACAKTIK'
Duruşmada ilk söz verilen Ramazan Özkan, iddianamede yer alan 'Kasten adam öldürme' suçunu kabul etmediğini belirterek, "Olaydan 10-15 gün kadar önce tutuklu sanıklar Burhan Polat, Hasan Emre Çelik ve Ferhat Yıldırım ile birlikte otururken sitede yer alan yorumlar konuşulmaya başlandı. Burhan Polat çok sinirlenerek, 'Buna zarar vermemiz gerekiyor' dedi. Ben de kendisinin denetimli serbestliği olması nedeniyle, 'Benim arkadaşlarım var. Onlara yaptırırız' dedim. Camlarını kırıp, gazeteye zarar verip, yakacaktık. İstanbul'dan iki arkadaşım geldi. Ancak gazetenin camları kırılmayınca olayı gerçekleştiremedik. Hatta Burhan Polat bana, 'Sen sakın karışma, o çocuklar yapsın' dedi. O çocuklara da bunun karşılığında para verecektik" dedi.
Olay gününü anlatan Ramazan Özkan, "Olay günü Ferhat Yıldırım beni aradı ve beni aldılar. Bana Burhan Polat'ın çok kızdığını, bir işi beceremediğini söylediğini anlattı. Ben de, 'Tamam ben yaparım' dedim, korkutmak için. Fakat kendisi gazeteci olduğu için silah almamız gerektiğini söyledim. Bunun üzerine birlikte Ramiz Saatçi'nin yanına giderek silah aldık. Birlikte gazetenin yakınlarında arabadan inerken, 'En kötü ayaklarına sıkarım' diyerek indim. Sonrasında da bu olayı gerçekleştirdim. Olayın ardından da Ferhat Yıldırım'ı aradım, vurduğumu söyledim. Bana kızınca da gidip teslim oldum" diye konuştu.
'BURHAN POLAT HABERİN ALTINA YAPILAN YORUMLARA ÇOK KIZDI'
Tasarlayarak kasten öldürme suçuna yardım ve yataklık suçundan tutuklu bulunan Ferhat Yıldırım ise ifadesinde üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini söyleyerek, "Olaydan 15 gün kadar önce hep birlikte oturuyorduk. Burhan Polat haberin altına gelen yorumlara çok kızdı, öfkelendi. Ramazan'ın gazete binasını kundaklamasını istedi, o da kabul etti. 3-4 gün sonra gazetenin camına taş atmışlar, ancak kıramamışlar. Yoksa yakacaklarını Ramazan kendisi anlattı. Ondan sonra da Ramazan bir şey yapmadı. Olay günü ise Hasan Emre Çelik beni aradı ve iş yerine gittik. İş yerine gittiğimizde Burhan Polat oradaydı, Hasan Emre'ye kızdı. 'Bir işi beceremediniz. Ramazan'a sor yapacaksa yapsın, yapmayacaksa haber versin' dedi. Bunun üzerine de Ramazan'ı arayıp onun olduğu eve gittik. Hasan Emre olanları Ramazan'a anlatınca o da 'Ne istiyorsanız yaparım' dedi. 'Ben gideyim tehdit edeyim, gözünü korkutayım' dedi. Sonrasında silah istedi ve onu da alınca olay yerine yakın bir noktaya onu bıraktık. Olaydan sonra Burhan ile görüştük, hatta bize bayağı kızdı" dedi.
'TALİMATI VEREN BURHAN POLAT'
Tasarlayarak kasten öldürme suçuna yardım suçundan tutuklu bulunan Hasan Emre Çelik ise savunmasında şunları söyledi:
"Evde hep birlikte otururken yorum konusu açıldı. Burhan Polat, haberin altına gelen yorumlara çok kızmıştı, 'Buna bir gözdağı vermeyelim mi?' diye sordu. Ramazan da bunu kabul etti. Ramazan'ın talebi üzerine de silah bulduk. Olaydan sonra Ramazan bizi arayıp 'Vurdum' deyince ona kızdım. 'Biz sana vur mu dedik' deyince bize kızgınlığından ilk ifadesinde bizi suçladı. Burhan da yine bize kızarak 'Ben size öldürün mü dedim?' dedi. Bunun üzerine avukat Ersin Kurt'un yanına gittik ve avukatımız olmasını istedik. Ancak kendisi bu dosyada isminin geçtiğini söyleyerek bunu kabul etmedi. Olayların bu noktaya geleceğini hiç tahmin etmemiştik. Talimatı veren kişi de Burhan Polat'tır. Burhan Polat yorumları kendi üzerine almış, bir de bize eski kız arkadaşına Güngör Arslan'ın şarap ve çiçek gönderdiğini söylemişti. Bu nedenle ben sadece silah temin ettim, pişmanım."
'NE KİMSEDEN TALİMAT ALDIM NE DE KİMSEYE TALİMAT VERDİM'
Tasarlayarak adam öldürme suçuna azmettirme suçundan tutuklu bulunan Burhan Polat, "Şahsen Güngör Arslan'ı tanımam. Bunları ailesinden özür dileyerek söylüyorum ama kendisiyle ilgili kışkırtıcı haberler ve yalan haberler yaptığını biliyordum. Araçla seyir halinde iken yapılan bir haberin altına gelen yorumları okudum. Çünkü Ersin Kurt'un aracını satmak için almıştım ve o günlerde de ben kullanıyordum. Bu yorumlar benim gücüme gitti, üstüme alındım. Bunun üzerine avukat İbrahim ile görüştüm, kendisi de bana dava açacağını söyledi. Avukat öyle söyleyince aslında bırakmıştım konuyu. Fakat sürekli olarak o yorumlar bana atılmaya başlanınca merak edip Güngör Arslan'ı araştırmaya başladım. Ortak bir kişiden onun kendi yaşından çok küçük kişilere şarap ve çiçek gönderdiğini öğrendim. Kim olduğunu sorduğumda da Tuğba U. olduğunu söyledi. Ben de Tuğba U.'yu tanıyorum, birkaç kez kendisiyle görüşmüştüm. Sonrasında yeniden bir haber yapıldı ve altına yine birçok yorum geldi." dedi.
Kimseye talimat vermediğini ileri süren Burhan Polat, savunmasına şöyle devam etti:
"Ben kimsenin ayakçısı falan değilim, ben iş insanıyım. Arkadaşlar da 'senin denetimle serbestliğin var' dedi. Bunun üzerine Ramazan bana 'Benim arkadaşlar var, onlar yapar' dedi. Bana da mantıklı geldi. En son yapalım dedim. Ramazan'a da 'Sen karışma, onlar yapsın, başını belaya sokma' dedim. Fakat gazetenin camını kıramadılar ve olayı gerçekleştiremediler. Olay günü ise kız arkadaşım geleceği için tırnaklarımı yaptıracaktım. Ferhat beni almaya gelecekti ama bir türlü gelmedi, başka bir araçla kuaför dükkanına gittim. Kız arkadaşım geleceği için hazırlanmaya başladım, işim bitip giderken de Ferhat ile karşılaştım. Aramızda tartışma çıktı. 'Beni neden gelip almadınız, sizin işiniz düşünce ben böyle mi yapıyorum, zaten gazeteyi de yakamadınız' diyerek tartıştık. Hatta Ramazan'a söyleyin yapacaksa yapsın, yapmayacaksa bıraksın dedim. Ben sonrasında hazırlanmak için Körfez'e gittim. Sonrasında beni arayıp Güngör Arslan'ın yaralandığını söylediler. Keşke böyle olmasaydı. Ben araç alım satım işi yaparım, geri dönüşüm fabrikam var. Ben ne kimseden talimat aldım ne de kimseye talimat verdim. Tahliyemi istiyorum."
'GÜNGÖR ARSLAN İLE ARAMIZDA HUSUMET YOKTU'
Tasarlayarak kasten adam öldürme suçuna azmettirme suçundan yargılanan avukat Ersin Kurt, iddianamede kendisine yöneltilen tüm suçlamaları reddederek, "Haberim bile olmadığı suçtan dolayı uzun süredir tutukluyum. Çok uzun yıllardır avukatlık yapan birisi olarak hiçbir zaman şiddet ve şiddeti tasvip etmedim. Şu an ise çok ağır bir ithamla yargılanmaktayım. Güngör Arslan ile aramızda bugüne kadar hiçbir husumet olmadı. Haberler nedeniyle de kendisine öfke duymadım. Fakat haberin altına atılan yorumların büyük çoğunluğu çok çirkin ifadelerdi. Bu nedenle de avukatıma hem haberin içeriğinin engellenmesini en çok da yorumların kaldırılması için dava açılmasını istedim. Yapılan başvuruda da mahkeme haklılığımızı gördü, haberin altındaki yorumların kaldırılmasına karar verdi. Haberden bu kadar ciddi rahatsız olsam dosyayı kendim hazırlardım ama ben hazırlamadım. Ben hayatımın hiçbir noktasında kimseye talimat vermedim, vermem de. Dosya kapsamında da hakkımda tek bir delil bile yoktur. Tamamen kurgu yapılmıştır, birçok şey de hukuksuz olarak elde edilmiştir. Tahliyemi talep ediyorum." diye konuştu.
SUNA ARSLAN: BU BİR GAZETECİ CİNAYETİ
Güngör Arslan'ın eşi Suna Arslan, "Güngör Arslan sadece bir gazeteciydi. Bu kentteki tüm ilişkileri yazardı. Ben kimseyi suçlamıyorum. Yargı sizin. Sadece şunu diyorum; bu bir gazeteci cinayeti. Arkasında başka insanlar da var." dedi.
'BENİ TACİZ ETMEDİ'
Tanık olarak dinlenen Tuğba U. ise Burhan Polat'ı tanımadığını belirterek, "Ben köpeğim kaybolduğundan Güngör Aslan'ı aradım haber yaptık. Erdal Yıldırım, Erdal Tilki, Y.B. yanıma geldiler. Bana Burhan'ı tanıyıp tanımadığımı sordular, tanımadığımı söyledim. Güngör'ün beni taciz edip etmediğini sordular, etmediğini söyledim. Başka kızları da ettiğini, korkmamamı, bana maddi manevi destek olacaklarını söylediler. Ben etmediğini söyledim. Güngör Arslan'ın bana çiçek ve şarap gönderip göndermediğini sordular, bunu nereden duyduklarına şaşırdım. Gönderdi ama beni taciz etmedi." diye konuştu.
4 SANIK TAHLİYE EDİLDİ
Duruşma savcısının mütalaası ve avukat savunmalarının ardından, mahkeme heyeti ara kararını açıkladı. Tüm tarafları dinleyen mahkeme, sanıklardan Özgür Taşkıran, Can Yılmaz, Kadir Yıldırım ve Emrah Yıldırım'ın tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edilmesine karar verdi. Diğer sanıklar Ramazan Özkan, Burhan Polat, Ersin Kurt, Ferhat Yıldırım, Hasan Emre Çelik ve Ramiz Saatçi'nin ise tutukluluk hallerinin devamına karar veren mahkeme, duruşmayı 10 Ekim tarihine erteledi.