Eş katili: Sopayla darbettim, yaşayıp yaşamadığını kontrol etmedim

Kocaeli'nin Derince ilçesinde, eşi Hatice Senem'i (23) darbederek öldürdükten sonra bölücü terör örgütü PKK'ya katılmak isteyen Mehmet Senem'in (29) yargılanmasına başlandı. Mehmet Senem, eşinin kendisini aldattığını, çıkan tartışmada sopayla darbettiğini belirterek, "Gece birkaç kez mutfağa giderken baktığımda eşim kanepede uyuyordu. Gidip yaşayıp yaşamadığını kontrol etmedim" dedi.

Derince ilçesi Fatih Sultan Mahallesi'nde geçen yıl 24 Eylül'de meydana gelen olayda, eşi Hatice Senem'i gece boyunca ağır şekilde darbeden Mehmet Senem, sabah evden çıktıktan sonra bölücü terör örgütüne katılmak için HDP Kocaeli binasına gitti. Parti binasından çıkan Mehmet Senem gözaltına alındı. Evde yapılan aramada 60 santimetre uzunluğunda ahşap sopa, 69 santimetre uzunluğunda üzerinde kırmızı lekeler olan döner bıçağı, 10 adet tüfek fişeği ve elektro şok cihazı ele geçirildi. Hatice Senem'in otopsi raporunda maruz kaldığı genel beden travması ve beyin kanaması sonucu hayatını kaybettiği belirlendi. Mehmet Senem, 'Canavarca hisle eşe karşı kasten öldürme' suçundan tutuklanırken, hakkında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla dava açıldı.

'SAÇINDAN ÇEKİP YERE DÜŞÜRDÜM'

Mehmet Senem'in yargılanmasına bugün Kocaeli 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı. Savunması alınan Mehmet Senem,  eşinin kendisini aldattığını iddiasında bulundu. Daha sonra barıştıklarını söyleyen Senem, yine bir aldatma tartışması yaşandığını belirterek, " Evde sopa ile bıçak yan yana duruyordu. Ben sopayı alıp eşimi darbettim. Kesinlikle eşim üzerinde şok aleti kullanmış değilim. İddianamede bunu gördüm ve kabul etmiyorum. Ben eşimi sadece sopa ile darbettim. Sopayı fırlattım. Banyoda elimi yüzümü yıkarken eşim sopa ile gelip sırtıma vurdu. Eşimin elinden sopayı geri aldım. Saçından çekip yere düşürdüm. Kafasını yere çarptı. Sopayı tekrar mutfağa fırlattım. Çocuğun sesi geliyordu. Çocuğun yanına giderek onunla ilgilendim. Mama hazırlamak için mutfağa gittim. Giderken eşimin salondaki koltukta oturduğunu gördüm. Benden su istedi. Su verdim, 4-5 bardak su içti. Devamında kanepeye uzandı. Battaniye ile üstünü örterek, 'Sabah çocuğu alıp gideceğim' dedim. Devamında gece birkaç kez mutfağa giderken baktığımda eşim kanepede uyuyordu. Gidip yaşayıp yaşamadığını kontrol etmedim" dedi.

'AMACIM ÇOCUĞUMU MEMLEKETE GÖTÜRMEKTİ'

Avukatların terör örgütü PKK'ya katılmak amacıyla HDP binasına gitmesi konusundaki sorusuna cevap veren Mehmet Senem, "Benim dağa çıkmak gibi bir niyetim olmadı. Amacım çocuğumu memlekete götürmekti. Çocuğumu bıraktıktan sonra yurt dışına gitmek istiyordum. Polisleri gördüğümde eşimin beni şikayet ettiğini düşünerek tedirgin oldum" diye konuştu.

'BENİ TEHDİT ETTİ'

Hatice Senem'in babası Hüseyin Kurban ise, "Sanığın savunmasını kabul etmiyorum. Konuşmasına dahi tahammül edemiyorum. Çocuğunu göremediğinden, mağdur olduğundan bahsediyor. Benim kızım nerede? Ayrıca 2017 yılında Ö.G. isimli bir şahıstan bahsetmektedir. Kızım ile birçok kez problem yaşadı. Kendisini uyardığımızda, gerekirse iş ve para teklif ettiğimizde beni tersledi. Hatta PKK resimlerinin altında silahla fotoğraf çektirerek beni tehdit etti. Olay günü de sanığı yakalatan benim. Kızımı defalarca aradım, ulaşamadım. Sanığın öncesinde de kızımı bu şekilde darbetme eylemleri olduğu için ihbarda bulundum ve yakalanmasını sağladım. Ben bu olay nedeniyle şikayetçiyim. Sanığın en ağır şekilde cezalandırılmasını talep ediyorum. Ayrıca olay tasarlayarak işlenmiştir. Kızım Hatice, bu olaylar olmadan önce sanığın kendisini öldüreceğini söylüyordu" dedi.

'KARDEŞİNİZİ ÖLDÜRÜP KAPINIZA MI ATAYIM?'

Hatice Senem'in kardeşi Yusuf Kurban da şöyle konuştu:

"Bu olaydan 2 sene kadar önce eve geldiğimde babam Hüseyin Kurban ağlıyordu. Ne olduğunu sorduğumda sanığın kardeşim Hatice'yi darbettiğini öğrendim. Telefon açıp sanıkla konuşmak istedim. Telefonla konuştuğumda sanık, 'Ne var? Karışmayın. Sen de gel sana da sıkayım' şeklinde ifadelerde bulunuyordu. Sanık kardeşimin ağzını kapatmaya çalışıyordu. Hatta kardeşimi darbettiğini dahi duydum. Devamında ben kendisini düzgün bir üslupla, 'İstanbul'a gel sana iş bulalım' şeklinde teklifte bulundum. 'Düşünüp haber vereceğim' dedi. Ertesi gün yine kardeşimi darbetmiş. Ben sanığı tekrar aradım. Yine bana, 'Sana da mı sıkmamı istiyorsun?' şeklinde tehdit içerikli sözler sarf etti. 1 gün sonra insan gibi kendisi ile tekrar konuştum. Kardeşimi darbetmemesini söyledim. Biz kendisine sürekli para gönderiyorduk. Bu sebeple kendisine, 'Musluğu keserim' şeklinde ifadede bulunduk. Sanıkla yaptığımız telefon görüşmelerinde, 'Kardeşinizi öldürüp çöp konteynerine mi, yoksa kapınıza mı atayım?' ifadelerinde bulundu" ifadelerini kullandı.

'KÜRT'ÜZ, ANCAK SENİN GİBİ VATAN HAİNİ DEĞİLİZ'

Oğlu Yusuf'un savunması sırasında araya giren Hüseyin Kurban, "Sanık kızımı öldürdükten sonra ya yurt dışına kaçacak ya da yurt içinde PKK'ya katılacaktı. Biz de Kürt'üz, ancak senin gibi vatan haini değiliz. Bu bayrağın altında yaşıyoruz. Dinlenecek tanıklar da kendisi gibidir. Suça ortaktırlar. Sanık benim telefonlarımı açıp kızımın yerini söyleseydi, belki kızım yaralı olarak kurtulacaktı" dedi. Mahkeme heyeti söz verilmeden konuştuğu için Hüseyin Kurban'ı uyardı.

ARKADAŞINA 'EŞİM BENİ TERK ETTİ' DEMİŞ

Olay gününde sanık Mehmet Senem ile aynı araçta yakalanan, ancak adli makamlar tarafından olayla bir ilgisi bulunmadığına kanaat getirilmesi neticesinde tanık sıfatıyla dinlenen Ş.A., mahkemedeki ifadesinde şunları söyledi:

"Olay tarihinden birkaç gün önce Mehmet Senem ile konuştuk. Benimle çalışıyordu. Olaydan 1 gün önce kendisini evden alacağımı söyledim. Birlikte pazara gidecektik. Sabah 07.00 civarında sanığın evine gittim. Ben hep evin önüne gidip seslenirim, o da aşağıya inerdi. Ben seslendim, camı tıkladım ancak karşılık vermedi. Ben de arabama binip pazara gittim. Cuma günü halden çıktım, malı yüklediğim esnada Mehmet Senem beni başka bir telefondan aradı. 'Çocuğum için gelir misin?' dedi. Ben çocuk hasta zannettim. Sanığın evinin önüne gittim. İçeri girmeden dışarıdan seslendim. Sanık çocuğu ile beraber geldi. Ne olduğunu sorduğumda sanık bana, 'Eşim beni terk etti. Çocuğu bıraktı gitti' şeklinde ifadelerde bulundu. Mehmet sürekli uyuşturucu kullanırdı. 'Çocuğa 1-2 gün bakar mısınız?' şeklinde eşimi kastederek bana teklifte bulundu. Mehmet uzun süredir yanımda çalıştığı için garipsemedim. Pazarda işim vardı, dönüşte çocuğu eşime teslim ettik. Eşime de sanığın bana söylediklerini söyledim. Eşim kabul etti. Devamında Mehmet'i evine bıraktım" dedi.

'HATİCE SENEM'İN VEFAT ETTİĞİNDEN HABERİM YOKTU"

Mehmet Senem'in kısa süre sonra kendisini tekrar aradığını söyleyen Ş.A., "Sanığı tekrar evinden aldım. Birlikte Doğukışla pazarına gittikten sonra Mehmet bana, 'HDP binasına gidelim' dedi. Ben yıllardır Kocaeli'deyim. HDP binası nerede bilmiyordum. Navigasyon yardımı ile kendisini HDP binasına götürdüm. Sanık ile oradakiler Kürtçe konuştular. Ne konuştuklarını anlamadım. Devamında oradan ayrıldık. Bir süre sonra polisler bizi yakaladılar. Ben uyuşturucudan yakalandık, sandım. Olay tarihinde de bu sebeple kendisine yardımcı olmaya çalışıyordum. Hatice Senem'in vefat ettiğinden benim haberim yoktu. Ben sadece Mehmet'in beyanına istinaden yardımcı olmaya çalışıyordum" diye konuştu.

Tanık H.D. ve avukatların savunmalarının alınmasının ardından dosyayı değerlendiren mahkeme heyeti, Adli Tıp Kurumu'ndan istenen raporun beklenmesi amacıyla duruşmayı 4 Ekim'e erteledi.