Enkazdan çıkardıkları 28 günlük 'Halit Talha' bebek ve 9 yaşındaki Yağmur'u anlattılar

Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin ardından arama kurtarma çalışmalarına katılan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye ekipleri, 82 kişiyi enkaz altından sağ olarak çıkardı.

Hem 17 Ağustos 1999 Kocaeli Gölcük merkezli depremi yaşayan hem de 6 Şubat depremlerinde bölgede görev alan ekipler, afetin üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen yaşadıkları o zorlu günleri unutamadı. İtfaiyeciler, kurtardıkları 28 günlük 'Halit Talha' isimli bebeğin itfaiyecinin parmağına tutunduğu anları, ‘Çok üşüyorum’ diyen 9 yaşındaki Yağmur’un hikayesini Demirören Haber Ajansı’na (DHA) anlattı.

Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Başkanı Tahir Büyükakın ve İtfaiye Daire Başkanı Ömer İslamoğlu’nun talimatıyla, 6 Şubat depremlerinin ardından kısa bir süre sonra bölgeye giden Kocaeli İtfaiyesi ekipleri, Kahramanmaraş'ta 22, Adıyaman'da 15, Hatay'da 45 kişi olmak üzere 82 kişiyi enkazdan kurtardı, 17 araç ve 108 personelle deprem bölgesinde kurtarma çalışmalarına katıldı.

‘SIRT ÜSTÜ OLARAK ANNESİNİN KUCAĞINDAYDI’
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı İtfaiye Ekip Amiri Zafer Yavuz, yaptıkları görevin onur verici olduğunu belirtti. Enkazdan 128 saat sonra sağ olarak çıkarılması nedeniyle kamuoyunda ‘Mucize bebek’ olarak anılan 28 günlük Halit Talha bebeği kurtaran ekipte yer alan Yavuz o anları anlattı. Yavuz, “Ben o sıra yan binadaydım. Neredeyse tuzla buz olmuş 5 katlı bir binanın temelinden çıktı. Bizi çağırdılar; geldim, tedbiri aldık ve içeri girdik. İçeri girdiğimde annesi vefat etmişti. Çocuk, sırt üstü olarak annesinin kucağındaydı. Ayağa sıkışmıştı, ağlıyordu. Onu öyle görünce tabii yaklaşık 130 saat durmuş. Yani öyle bir hikmet ki sağa, sola düşse belki yaşamıyor olacak. Anne karnında yüz üstü dursa yine yaşamıyor olacak çünkü nefessizlikten vefat edecek; tam sırt üstü kalmıştı” ifadelerini kullandı.

‘PARMAĞIMI TUTTU, BIRAKMADI’
Yapılan kurtarma çalışmasını da anlatan Yavuz, “Çok dar yeriniz. Yani bir malzeme, alet oynatacak kapasiteniz yok, yeriniz yok. Bir de canı acır, çok küçüktü yani bir avuç kadar bir çocuktu. İsminin Halit Talha olduğunu daha sonra öğrendik. Onu kurtardık, dışarıya yavaş yavaş çıkarmaya çalışınca parmağımı tuttu. Bu, çok hoşuma gitti. Ben de ‘Herhalde bana teşekkür ediyor’ dedim; benim parmağımı bırakmadı. Biz de o parmağımı tutarken birlikte çıktık. Ben hiç enkazdan çıkmazdım; sadece onunla çıktım. Ben enkazdan çıkardığım zaman dışarıya veriyordum. Ben çıkana kadar herkes ambulansa vermiş oluyordu ama onda parmağımı tutunca ben de onunla birlikte çıktım, ambulansa kadar bırakmadı. Ambulansta arkadaşlara teslim ettim. Sonra döndüm. O çocuk çok acıkmıştı, ağlıyordu. Sağlık açısından bir problem olmadığını bilsem orada doyurur ondan sonra çıkarırdık” dedi.

‘1999 DEPREMİNDE KAYBETTİĞİM BABAMI ÇIKARIYORMUŞ GİBİ MÜCADELE ETTİM’
Kocaeli İtfaiyesi Çavuşu Ammar Dokumaz ise 17 Ağustos 1999’da meydana gelen Gölcük merkezli depremde Kocaeli’de ikamet ettiğini söyleyerek, “Bizim de burada evimiz yıkıldı, başta babam olmak üzere kayıplarımız oldu. Amcalarım, yengelerim vefat etti. 2009 yılında işe girdikten sonra ben zaten bu konuda olan tecrübemi yani 17 Ağustos’ta kayıpların verdiği tecrübemi ortaya dökebilecek bir ortam buldum iş yerimde. Yıllar geçti tabii, tecrübelendik. Elimizden geldiğince işimizi öğrenmeye çalıştık” diye konuştu.

6 Şubat’ta Adıyaman’ın Besni ilçesinde görevlendirildiğini anlatan Dokumaz, “Ben depremde babamı enkazdan çıkaramadım; daha küçük çocuktum. Orada babamı çıkarıyormuş gibi mücadele etmeye çalıştım. Zaten ilk çıkardığım kişinin adı Ahmet'ti. Babamın adı da Ahmet'ti. Öyle olunca tabii duygusallaştım. Yani çok zorlu bir pozisyondaydı. Üste 3 kat vardı. 2 kat altında tamamen kolonlar devrilmiş pozisyondaydı, içeri giriş çok zordu ama sesini de duyuyorduk. Sesini duyduğumuz için bırakıp da gidemiyoruz tabii. İçimizde kesinlikle umutsuzluk var çünkü çok soğuktu. Enkaz üzerinde kar vardı, elimizdeki imkanlar dahilinde bir kepçe bulduk. Desteklemeyi kepçe ile yaptık. Girilmemesi gereken bir pozisyonda girmeye çalıştık. Nihayetinde enkazdan Ahmet ve oğlunu çıkarttık. Maraş depreminde ilk deneyimimiz bu oldu, zaten ondan sonra ağlamaya başladık, 1 saat kendimize gelemedik. Onları çıkarttıktan sonra gerisi sel gibi geldi yani” dedi.

‘MALZEMELERİ TAM TOPLARKEN ORADA MUCİZEVİ BİR OLAYLA KARŞILAŞTIM’
Depremin Antakya’yı daha çok etkilediğini belirten İtfaiye Çavuşu Dokumaz, “Daha girişinde yıkılan evleri, yıkılış şekillerini gördük. Yani depremin oraya bir tık daha fazla vurduğunu anladık” dedi. Antakya’da enkazdan kurtardıkları çocukla ilgili de Dokumaz, şunları söyledi:

“Çocukla ilk yüz yüze geldiğim anda beynimden vurulmuşa döndüm, yani çocuğun durduğu pozisyonu bizim girdiğimiz pozisyona baktım. Çok iç kesimdeydi. Çocuğu alacağımız pozisyonu ayarladık, çektik, çıkardık. Amirimiz, ‘Ekipmanları toplayın’ dedi, sonra içeriye tekrar girdik. Tam toplarken orada işte mucizevi bir olayla karşılaştım. Bunu hiç unutamıyorum. Yani tekrar o çocuğu aldıktan sonra feneri almak için daha iç kısımdaki yere girdiğimde bir ayak gördüm. Ufak bir ayak yani. Üzerinde babasının cesedi vardı, muhtemelen herkes ceset olduğunu düşündü. Şöyle bir ayağa dokundum çünkü beyaz duruyordu, daha henüz kararmamıştı. Ayağı tuttuğum anda ayağın oynadığını hissettim ama tabii 8-9’uncu gün, yarı halüsinasyondaymışız gibi çalışıyoruz. Bir daha tuttum, ayak bir daha oynadı. Böyle içim çok acayip bir heyecanla doldu, ayağı çektim, o da ayağını çekince ‘Burada canlı var’ diye bağırdım ve arkadaşlarıma sesimi duyurdum. Herkes tekrardan içeri girdi. Tekrardan pozisyonumuzu aldık. Meğer kardeşi oradaymış. Kardeşini de çıkarttık. Bu kesinlikle benim için mucize bir kurtarma operasyonuydu. Tabi çıktıktan sonra şöyle kenara geçip oturduğum zaman, beynimde canlandırdığım zaman onun vicdani rahatlığı benim gerçekten çok huzur içerisinde nefes almamı sağladı; çok mutlu etti beni” ifadelerini kullandı.