EMEP Kocaeli: Zamlara, yoksulluğa hayır, insanca yaşam istiyoruz!
Emek Partisi (EMEP) Kocaeli İl Başkanı Arzu Erkan, Gebze'de yapacakları miting başvurusunun reddedildiğini belirterek, "Partimiz de dâhil olmak üzere çeşitli siyasi partiler ve sendikaların defalarca kez miting yaptığı Gebze Kent Meydanı, 'Emeğin Mitingi'nde yan yana gelmek isteyen işçi ve emekçilere kapatılması kabul edilemez" dedi.
EMEP Gebze İlçe Örgütünde yapılan açıklamaya İzmit, Derince, Körfez, Darıca ve Gebze ilçe başkan ve yöneticileri de katıldı. Ülkenin her köşesinden “mutfakta yangın var” feryatlarının yükseldiğini belirten EMEP Kocaeli İl Başkanı Arzu Erkan, "Nasıl yükselmesin ki bu kentte bir kuru ekmeğin fiyatı bile 3 lira oldu. Çarşıda, pazarda, markette etiket fiyatlarına yetişemez olduk, her şey ateş pahası. Zamlar sağanak oldu üzerimize akıyor. Artık nefes alamıyoruz! Daha bu sabah dolar 14 lirayı aşarak tarihi zirvesini hızla 14,60 liraya çıkardı. Türk Lirası sabahtan öğlene kadar yüzde 5’e yakın değer kaybetti" dedi.
"SERVETLERİNE SERVET KATIYORLAR"
AK Parti’nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 günü 1,67 TL olan doların, 19 yılda 14 TL’ye çıktığını belirten Erkan, "Bu yükselişle birlikte 2002-2021 yılları arasında dolar kuru 9,3 katına çıkmış oldu. Hatırlanacaktır, 16 Nisan 2017’de gerçekleştirilen referandumda iktidar, 'tek adam yönetimi'ne halktan destek alabilmek için 'Türkiye uçuşa geçecek' demişti. Geride bıraktığımız dört yılda görüldü ki uçuşa geçen zamlar, döviz kurları ve enflasyon oldu. Halkın alım gücü ve Türk Lirası ise tam manasıyla serbest düşüşte! Bizler, bu ülkenin emekçileri; kurdaki dalgalanmanın, dolardaki yükselişin ne anlama geldiğini yaşayarak öğrendik. Kurlar enflasyonu artırıyor, yoksulluk derinleşiyor. Birileri altın-döviz üzerinden vurgun elde ederken ücret ve maaşlar eriyor. Kredi borçları tavan yapıyor. Hem üretimde hem finansta dışa bağımlılığın sonucu olarak dış borç durduğu yerde artıyor, vergiler hizmet olarak dönmüyor, finans sermayeye akıyor, yandaş müteahhitler kurdaki artıştan daha fazla gelir elde ediyor. İhracat yapanlar, yüksek dövize sahip zümreler servetlerine servet katıyor" diye konuştu.
"YANDAŞ FİRMALARA 128 KERE VERGİ AFFI"
Ekonomide yaşanan bu tablonun bir yol kazası olmadığını, iktidarın ekonomi politikalarının, sermaye sınıfının çıkarlarını gözeten ve önceleyen kararlarının bir sonucu olduğunu dile getiren Erkan, "Onların hayali; hem yerli hem de yabancı sermayenin karını katlaması, onların hayali ülkenin ucuz emek cennetine dönüştürülmesi, onların hayali 'Avrupa’nın Çin’i olmak'. 2 bin 825 TL olan asgari ücretlinin geliri, 14 TL’ye yükselen dolar kuruna göre sadece 201 dolar. Bu rakam, çok düşük ücretler verilmesi ile bilinen Çin’deki asgari ücretin bile altında. Türkiye’deki asgari ücretliler Çin’dekinden bile ucuza çalışıyor. 2022 yılı bütçe görüşmeleri meclis genel kurulunda devam ediyor. Tek adam iktidarının hazırladığı bütçe tasarısına göre; 2022 yılı bütçesi için öngörülen 1 trilyon 430 milyar TL vergi gelirinin 226 milyar liralık kısmının büyük bölümünü işçi ve emekçilerden kesilen gelir vergisi oluşturuyor. Bankalar, holdingler ve şirketlerden alınacak kurumlar vergisi ise sadece 183 milyar lira! Bütçe gelirlerinin geri kalan bölümü de KDV, ÖTV başta olmak üzere dolaylı vergilerden, yani yine işçi, emekçi ve yoksul halkın cebinden çıkan paradan oluşmaktadır. Bütçe gelirlerinin yüzde 80’i işçi, emekçi, esnaf, üretici köylüden tahsil ediliyor ama neredeyse tamamı vergi muafiyeti, teşvik, istisnalar, iç ve dış borç faiz ödemeleri adı altında yerli ve yabancı sermayeye, yandaşa aktarılıyor. Bugüne kadar 5’li çete diye anılan Cengiz, Limak, Kalyon, Kolin ve Makyol gibi yandaş firmalara toplamda 128 kere vergi affı getirildi" dedi.
"BÜTÇE KAYNAKLARI HALK İÇİN KULLANMALIDIR"
Evine aldığı ekmeği bile azaltmak zorunda kalan işçi ve emekçiler ağır vergi yükü altında ezilirken, iktidarın patronlar için tam bir vergi cenneti yarattığını ifade eden Erkan, "Hal böyleyken sıra asgari ücrete, maaşlarda artış yapmaya, tarım ürünlerinde taban fiyatın belirlenmesine gelince başta tek adam olmak üzere tüm sermaye sözcüleri 'kaynak yok' diyerek avaz avaz bağırmaya başlıyor. Sermayeye bulunan kaynak sıra emekçilere gelince bir türlü bulunamıyor! Asgari ücret, enflasyonun gerçekte yüzde 50’yi bulduğu, açlık sınırının 3 bin lirayı, yoksulluk sınırının 10 bin lirayı geçtiği günümüz koşullarında insanca yaşayacak seviyeye çıkarılmalı, vergiden muaf tutulmalıdır. Kamuda ve özel sektörde tüm ücretlere ek zam yapılmalı, devam eden sözleşme görüşmelerindeki ücret zam talebi güncellenmelidir. Zamlar geri alınmalı, bütçe kaynakları halk için kullanılmalıdır. Adaletli bir vergi sistemi için az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalı, servet vergisi getirilmelidir" ifadelerini kullandı.
"İNSANCA YAŞAM TALEBİMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ"
Tüm bu koşulların üzerine bir emek kenti olan Gebze’de zamlara ve yoksulluğa hayır dedikleri, insanca bir yaşam talebiyle yan yana gelmek, taleplerini en güçlü şekilde birlikte dile getirmek üzere bir miting gerçekleştirme kararı aldıklarını dile getiren Erkan, "Emek Partisi olarak bu karanlık tablodan çıkışın ancak ve ancak işçi ve emekçilerin ortak mücadelesi ile mümkün olduğunu biliyoruz. Sadece ekonomideki gelişmeler değil iktidarın antidemokratik uygulamalarının da artık nefes alamadığımız bir ülke yarattığının hepimiz farkındayız. 9 Aralık Perşembe günü; Gebze Kaymakamlığı’na 26 Aralık Pazar günü saat.13.00’de Trafo Meydanı’nda buluşarak Kent Meydanı’na yürüyeceğimizi ve burada “Emeğin Mitingi”ni gerçekleştireceğimizi ifade ettiğimiz başvuru dilekçemizi ilettik. Gebze Kaymakamlığı’ndan bugün itibariyle bize yapılan geri dönüşte Gebze Kent Meydanı’nın belirlenen miting alanlarının dışında olduğu ifade edilerek, miting talebimizin uygun görülmediği tebliğ edildi. Partimiz de dâhil olmak üzere çeşitli siyasi partiler ve sendikaların defalarca kez miting yaptığı bu alanın “Emeğin Mitingi”nde yan yana gelmek isteyen işçi ve emekçilere kapatılması kabul edilemez. Zamlar ve yoksulluğun katlanılamaz seviyeye geldiği, hayat koşullarının her geçen gün ağırlaştığı bir ülke tablosunda insanca bir yaşam talep etmek hem meşrudur, hem de haklıdır. İnsanca bir yaşam talebimizden vazgeçmeyeceğiz" dedi.