DEAŞ'ın Kocaeli yapılanmasında 49 kişinin yargılanmasına başlandı
KOCAELİ'de terör örgütü DEAŞ'a yönelik operasyonlarda gözaltına alınan 49 kişinin, 'silahlı terör örgütüne üye olma' suçlamasıyla yargılanmasına başlandı.
Etkin pişmanlıktan yaralanarak ifade veren örgütün sözde Kocaeli lideri Cem Ertürk'ün, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni, Allah'a karşı isyan eden ve Allah'ın kullarını kul edinmek amacında olan 'tağut' olarak gördüklerini ve bu sebeple yargı ve eğitim sistemini tanımadıklarını söylediği belirlendi. Terör örgütü DEAŞ'a yönelik operasyonlarda gözaltına alınan 49 kişinin yargılanmalarına Kocaeli 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başlandı. Kandıra Cezaevi Yerleşkesi içerisindeki duruşma salonunda görülen dava hakkında hazırlanan bin 384 sayfalık iddianamede, örgütün Kocaeli yapılanması olan 'takva cemaati' hakkında önemli bilgilere yer verildi. İddianamede, Takva cemaatinin DEAŞ silahlı terör örgütünün propagandasını yapmak amacıyla 2013 yılında Darıca İstasyon Mahallesi’ndeki bir mekanda kurulduğu, o yıllarda örgütün sözde Kocaeli emiri olan Mustafa Sercan Öztürk'ün Ürdün'e gitmesinin ardından yönetimin önce Fatih Ata'ya geçtiği, daha sonra Ata'nın da Ürdün'e gitmesiyle Cem Ertürk'e verildiği belirtildi. Şahısların 2014 yılında ise Derince ilçesinde örgüte bağlı yeni bir yer açtığı belirtilen iddianamede, bu mekanın sorumluluğunun ise Mustafa Sercan Öztürk, Fatih Ata ve Cem Ertürk’e bağlı olarak faaliyet gösteren ‘İmran’ kod adlı Turgut Küçükefe ve Mehmet Zeki Yıldız'a verildiği anlatıldı. 'DEAŞ silahlı terör örgütünü kurma-yönetme veya üye olmak’ suçlarından haklarında farklı yerlerin savcılıkları tarafından adli işlem tesis edilen ‘Ebu Zeyd’ kod adlı İsmail Okur, ‘Ebu Ubeyde’ kod adlı İlyas Aydın, ‘Ebu Hanzala’ kod adlı Halis Bayancuk ve ‘Zaza’ kod adlı Mustafa Yağbasa liderliğinde İstanbul ilinde faaliyet gösteren gruplar ile ortak çalıştıkları anlaşılan Mustafa Sercan Öztürk, Fatih Ata ve Cem Ertürk'ün, Suriye'de DEAŞ silahlı terör örgütünün sözde dış istihbarat sorumlusu olarak görev yapan ‘Ebu Hamza’ kod adlı Mustafa Güneş isimli örgüt mensubu ile bağlantılı olarak hareket ettikleri belirlendi. ÖRGÜTÜN KOCAELİ EMİRİ ETKİN PİŞMANLIKTAN FAYDALANDI Yakalandıktan sonra etkin pişmanlık kapsamında örgütün yapılanmasını anlatan sözde Kocaeli sorumlusu Cem Ertürk'ün ifadelerinde ise, örgüt faaliyetlerini yürüten grubun sözde inançlarını ‘Tevhide inanmak’ olarak adlandırdıkları, düşüncelerini benimsemeyen herkesi kafir ilan ettikleri, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kanunlarını tanımadıkları ve Türkiye'yi Müslümanların hakim olmadığı, gayrimüslimlerin yaşadığı yer olarak gördükleri bilgileri yer aldı. İfadesinde Kocaeli'deki örgüt üyelerinin ‘Alim’ ve ‘Davetçi’ olarak ikiye ayrıldığını anlatan Cem Ertürk, ‘Alim’ grubunda olanların dini medrese eğitimi aldığını, davetçilerin ise örgüte yeni eleman kazandırmak için faaliyetlerde bulunduğunu anlattı. Bunların yanında örgüt üyelerinin resmi nikaha ve seçimlerde oy kullanılmasına karşı olduğunu belirten Ertürk, kurdukları sözde mescit içerisinde derse gelen şahıslara, ders adı altında DEAŞ’ın hedef ve ideolojisi doğrultusunda, Kuran-ı Kerim içerisinde bulunan ayetleri anlam bütünlüğünden koparacak şekilde, ağırlıklı olarak cihat, tağut, tekfir konularında örgütsel, ideolojik eğitim verildiğini söyledi. MOTİVASYONU ARTIRMAK İÇİN PİKNİĞE VE DENİZE GİTMİŞLER Ertürk'ün ifadesinde, DEAŞ güdümünde sosyal medyadan yayınlar yapan ve Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı'nca tutuklanarak cezaevine gönderilen ‘Ebu Hanzala’ kod adlı Halis Bayancuk'a ait videolar ve ses kayıtları ile örgütün kurucusu Ebu Bekir El Bağdadi'nin söylemlerini içeren dokümanların eğitim adı altında örgüt mensuplarına dağıtıldığı belirlendi. Aynı zamanda örgüt mensuplarının birlikteliğini sağlamak, motivasyonlarını yükseltmek ve örgütün güçlü olduğu imajını vermek amacıyla farklı zamanlarda piknik, gezi, deniz gibi etkinlikler düzenlendiği bilgisine de ulaşıldı. KENDİ YARGI VE EĞİTİM SİSTEMLERİNİ KURMUŞLAR Örgütün Kocaeli emiri olan Cem Ertürk, etkin pişmanlıktan yararlanarak verdiği ifadesinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni Allah'a karşı isyan eden ve Allah'ın kullarını kul edinmek amacında olan ‘tağut’ olarak gördüklerini ve bu sebeple yargı ve eğitim sistemini tanımadıklarını söylediği belirlendi. Örgütün sözde şeri hükümlere ve ‘Kadı’ ismini verdikleri şahısların verdiği kararlara dayanan alternatif bir yargılama sistemi kurdukları ayrıca çocuklarını da devlet okullarına göndermeyerek kendi kurdukları ‘Minik Kalpler Okulları’ adı altındaki yerlerde eğitim aldırdıkları belirlendi. Bu sözde okullarda eğitim alan çocuklara ise örgüte bağlı Kahraman Yayıncılık tarafından basılan kitap, not, sınav kağıdı gibi dokümanlar ile örgüt propagandası yapıldığı öğrenildi. Çocukların bu yayınlar ile örgüt mensuplarının evlerinde veya bu iş için tahsis edilen alanlarda eğitime tabi tutulduğu öğrenildi. SİLAHLI ÇATIŞMADA ÖLENLERİN AİLELERİNİN TÜM İHTİYAÇLARI KARŞILANMIŞ Ayrıca, örgütün sözde mescitlerinde derse gelen üyelerin dini hassasiyetleri kullanılarak cihat yapmak üzere güdülendikleri ve ideolojik eğitim sonrasında İslam devleti olarak tabir ettikleri DEAŞ'a katılmak üzere silahlı faaliyet göstermek amacıyla örgütün belirlediği yerlere gönderildikleri tespit edildi. Silahlı faaliyetlere gönderilen örgüt üyelerinden yaralanan ya da ölenlerin ailelerine ise örgütün sözde lojistik sorumluları Turgut Küçükefe ve Musap Dinç tarafından ‘aidat, infak, fitre’ adı altında toplanan paranın bir kısmı ile kalacak yer, barınma, yiyecek, giyecek gibi her türlü ihtiyaçlarının karşılandığı belirlendi. Şahısların bu ihtiyaçları karşılamak amacıyla aldıkları lojistik malzemelerini Darıca'da bulunan bir depo içerisinde muhafaza ettikleri belirlenirken, toplanan paranın büyük kısmının ise halen Ürdün'de bulunduğu tespit edilen Mustafa Sercan Öztürk'e gönderildiği ve bu şekilde örgüte maddi kaynak sağlandığı belirlendi.