Annedeki B12 vitamini eksikliği bebek beynini olumsuz etkileyebilir

Çocuklarda beyin gelişimi için dikkat edilmesi gerekenleri anlatan Medical Park Gebze Hastanesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Uzm. Dr. Tülün Savaş Gürses, 'Özellikle annedeki tiroit hormonu sorunları; iyot, folik asit, vitamin B12, esansiyel yağ asitleri ve protein eksiklikleri doğacak bebeklerin beyin gelişimini olumsuz etkileyebilir' dedi.

Çocuklarda beyin gelişimi için dikkat edilmesi gerekenleri anlatan Medical Park Gebze Hastanesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Uzm. Dr. Tülün Savaş Gürses, “Özellikle annedeki tiroit hormonu sorunları; iyot, folik asit, vitamin B12, esansiyel yağ asitleri ve protein eksiklikleri doğacak bebeklerin beyin gelişimini olumsuz etkileyebilir” dedi.

Sağlıklı bir beyin gelişimi için sağlıklı bir gebelik ve doğumun gerekli olduğunu belirten Medical Park Gebze Hastanesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Tülün Savaş Gürses, bu süreçte yaşanabilecek oksijen yetersizliği, erken doğum, doğum öncesi veya doğum sırasında yaşayan kronik stres zorlanma durumları, enfeksiyonlar, annenin alkol ve sigara kullanması, kimyasal maddelere ve radyasyon maruz kalmasının bebeğin beyin gelişimi için riskli durumlar olduğunu söyledi. 

Özellikle annedeki tiroit hormonu sorunları; iyot, folik asit, vitamin B12, esansiyel yağ asitleri ve protein eksikliklerinin bebeklerin beyin gelişimini olumsuz etkilediğine dikkat çeken Çocuk Nörolojisi Uzmanı Dr. Tülün Savaş Gürses, bunların dışında duyusal uyarı, sosyal ilişki, sevgi ve ilgiden yoksun kalmak, erken çocukluk döneminde yaşanan şiddet gibi durumların nörolojik gelişimi kötü etkilediğini vurguladı.

EN SIK GELİŞİMSEL GERİLİK VE NÖBET ŞİKÂYETLERİ GÖRÜLÜYOR

Çocukların nörolojik açıdan çok geniş bir yelpazede, çok farklı şikâyetlerle hekime başvurduğunu ifade eden Uzm. Dr. Tülün Savaş Gürses, en sık başvuru sebepleri arasında başta gelişimsel gerilik, nöbet, baş ağrısı şikâyetlerinin geldiğini belirtti. 

Nörogelişimsel geriliği olan bir hastanın gelişimsel geriliğinin farklı alanlarda olabildiğini işaret eden Uzm. Dr. Tülün Savaş Gürses, “Kaba motor alan dediğimiz, oturması, yürümesinde gecikmeleri olduğu gibi, dil gelişiminde, sosyal gelişim dediğimiz çevre ve kişilerle iletişim kurmada sıkıntı da yaşayabilirler. Nöbetler çok farklı hastalık bulgusu olarak karşımıza çıkabilir. Hastada basit bir ateşli havale (febril nöbet) olabildiği gibi, epilepsi veya nadiren menenjit, ensefalit dediğimiz daha ciddi durumlar da olabilmektedir. Ayırıcı tanısı, hastanın kliniğine göre yapılmaktadır” diye konuştu. 

EPİLEPSİNİN VE SEREBRAL PALSİNİN ERKEN TANISI ÖNEMLİ 

Gelişimsel geriliğin erken tanınması ve müdahale edilmesinin hastanın ilerleyen süreçte kendi yaş grubunu yakalaması açısından oldukça hayati olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Tülün Savaş Gürses, şöyle devam etti:

“Benzer şekilde epilepsinin erken tanısı da önem taşır. Özellikle bebeklik döneminde görülen epileptik spazmın erken tanınması ve erken tedavi edilmesi, hasta için ileride oluşacak sekel için oldukça önemlidir. Otistik spekturum bozukluklarının ve serebral palsili hastaların erkenden tanınması; rehabilitasyon programına alınmaları, beyin gelişimini tamamlamamış bebeğin hayatının ilk yıllarında çok belirleyicidir. Biz bu hastaları tedavi ederken nöronal plastisite’den faydalanıyoruz. Unutulmamalı ki, nöronal plastisite hayatın ilk yıllarında çok daha etkilidir.” 

BEYİN PLASTİSİTESİ İLE SEREBRAL PALSİ’DE UMUT VAR

Uzm. Dr. Tülün Savaş Gürses, serebral palsi hastalığında kullanılan bir tedavi metodu olan nöronal plastisite’yi şöyle anlattı:

“Beyin milyarlarca nörondan oluşur. Nöronlar (sinir hücreleri) birbirleriyle sinapslar aracılığı ile iletişim kurmaktadır. Bir nöron diğer nöron ile binlerce sinaptik bağlantıya sahiptir. Hasar gören nöronun yeniden çoğalma özelliği yoktur ancak sağlam kalan nöronların, sinaptik bağlantılarını çoğaltarak hasar gören nöronun fonksiyonunu üstlenmesini sağlayabiliriz.   Özellikle serebral palside beyin hasarından sonra rehabilitasyonda, beyin plastistesini kullanmaktayız. Bu nedenle, beyin etkilenmesi ve hasarı olan çocuklarda erken rehabilitasyon ile daha güzel sonuçlar elde edilmektedir.”

ZEKÂSININ GELİŞMESİ İÇİN ÇEVREYİ DENEYİMLEMELİ

Bebeklerin genel gelişimlerine bakarak üstün zekâlı olup olmadıklarını anlamanın mümkün olmadığını savunan Uzm. Dr. Tülün Savaş Gürses, ebeveynlere zekâ gelişimi konusunda şu önerilerde bulundu:

“Bebeğin gelişimini, kaba motor, ince motor, kişisel sosyal ve dil gelişimi olarak dört grupta inceliyoruz.  Zekâ bunların dışında,  çok farklı bileşenleri ve tanımları olan bir kavramdır. Bilindiği gibi 6 yaşından sonra, zekâ testleri olarak bilinen ‘WISC-R’ testi yapılabilmektedir ancak zekâyı ne kadar ölçtüğü tartışmalı bir konudur. Bu yüzden genel olarak bazı özel durumlar için kanaat edinmek dışında zekâ testi kullanmıyoruz. Çocukları olan annelere önerim, beynin ‘kullan ya da kaybet’ kuralına göre işlediğini bilmeleri. Kullanırlarsa güçlenir, kullanmazlarsa sinapslar (beyindeki sinir hücreleri arasında mesaj alışverişini sağlayan bağlantı noktaları) zayıflayarak ortadan kalkar. Bu nedenle çocuklarına sinapslarını çoğaltacak alanlar oluşturmak için, çevresini anlayıp deneyimlemesine izin vermek, neden- sonuç ilişkisi ve çözüm bulmalarına, zorlanmalarına izin vermeleri gerekir.” 

Beslenmenin de beyin gelişiminde önemli oranda etkisi olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Tülün Savaş Gürses, “Beslenme problemleri ve yetersiz beslenme, özellikle erken çocukluk döneminde nörogelişimsel geriliklere, öğrenme problemlerine ve akademik başarıda düşmeye sebep olmaktadır. Özellikle iyot, folik asit, vitamin eksikliği esansiyel yağ asitleri ve protein eksiklikleri, beyin gelişimini olumsuz etkilemektedir” dedi.